Hacettepe Tıp Fakültesi hastanesi hocasının isyanı..

Prof. Kalyoncu: 32 yıldır buradayım, böyle bir pervasızlık görmedim

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, son dönemde üniversiteye akademisyen alımında liyakat aranmadığını belirterek, “Seçilmeden atanan bizim rektörümüz, ülkemizin en önde gelen birkaç üniversitesinden biri olan üniversitemize 400-500 arasında akademisyen aldı. Bunların bir kısmının, kişisel olarak Hacettepe Üniversitesi’ni rüyasında bile göremeyecek kişiler olduğunu zannediyorum” dedi.

Konuyla ilgili Hürriyet yazarı Taha Akyol’a bir mektup yazan Ali Fuat Kalyoncu, “Muhtemelen diyeceğim artık, belirli bir cemaat veya torpil, akrabalık vs. ile alındılar. Ben 32 yıldır buradayım, böyle bir pervasızlık görmedim. Mahkemeler çalışmıyor, idari davalar aylarca sürüncemede kalıyor, bölümlerde selamsız sabahsız ayrı gruplar oluşuyor. Yani bilin ki üniversitelerin hali kötü. Ben size bunu Hacettepe Üniversitesi’nden yazıyorsam, diğerlerini varın siz düşünün” ifadelerini kullandı.

Taha Akyol’un Hürriyet gazetesinin bugünkü (23 Nisan 2015) nüshasında yayımlanan “Yine üniversite” başlıklı yazısı şöyle:

Üniversite konulu dünkü yazım üzerine birçok akademisyenden mesajlar aldım.

Bunlardan,  Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. D. Ali Fuat Kalyoncu’nun mektubunda bilimsel veriler ve çok önemli tahliller var. Kendisinin müsaadesiyle okurlarımla paylaşıyorum. Yetkili ve sorumlu olan herkesin ve tabii birinci planda kendisi de Profesör olan Sayın Başbakan’ın dikkatine sunuyorum.

Kalyoncu’nun mektubu şöyle, ben sadece ara başlıkları koydum.

“Sayın Taha Bey,

Bugünkü yazınızı ilgiyle okudum, elinize sağlık. İnanın birçok üniversite benzer durumda. Ne yazık ki, ihbar, soruşturma, sürgün, tehditler konusu bizi 12 Eylül dönemini aratır hale getirdi. En son açılan 8 üniversite için YÖK’e dahi görüş sorulmamış. Sürekli hoca olmadan, içi boş üniversite açılması düzeyimizi çok düşürüyor.

Akademisyen olmayacak kişiler, adam yokluğundan hoca yapılıyor.

Özellikle son yıllarda üniversitelerimizin bilimsel yayın kalitesi çok düştü. Ülkemizde 2006’da daha az makale üretiliyordu ancak üretilen bilimsel yayınlara yapılan atıf sayısı 151 bindi. 2012’de bilimsel yayınlarımıza yapılan atıf sayısı ise 16 bin oldu. Yani yayınların önemli bir kısmı uluslararası bilim ortamında artık ilgi çekemiyor.

Bunları konuşacak ne ortam ne de bu gidişle hoca kalmayacak. Zaten ülkedeki yayınların çoğu fen alanında (tıp-fizik-kimya başta) ve kabaca genelin yarısı tıp alanında idi. Bunlar çok zarar gördü.

2009’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulan URAP (University Ranking by Academic Performance) verilerine göre, zaten Türkiye’den hiçbir üniversitenin felsefe ve dini çalışmalar, tarih ve arkeoloji, dil iletişim ve kültür, çevre bilimleri, iktisat, hukuk, güzel sanatlar, müzik ve basın yayın alanlarında dünya sıralamasında olmadığı görülüyor.

 Liyakat yerine…

 Aralarında başta Hacettepe ve Gazi üniversiteleri rektörleri olmak üzere, belli gazetelerde durmadan paralel rektör haberleri çıkıyor. Bunlar üniversiteleri toptan yıpratıyor. Seçilmeden atanan bizim rektörümüz, ülkemizin en önde gelen birkaç üniversitesinden biri olan üniversitemize 400-500 arasında akademisyen aldı. Bunların bir kısmının, kişisel olarak Hacettepe Üniversitesi’ni rüyasında bile göremeyecek kişiler olduğunu zannediyorum. Muhtemelen diyeceğim artık, belirli bir cemaat veya torpil, akrabalık vs. ile alındılar. Ben 32 yıldır buradayım, böyle bir pervasızlık görmedim. Mahkemeler çalışmıyor, idari davalar aylarca sürüncemede kalıyor, bölümlerde selamsız sabahsız ayrı gruplar oluşuyor. Yani bilin ki üniversitelerin hali kötü. Ben size bunu Hacettepe Üniversitesi’nden yazıyorsam, diğerlerini varın siz düşünün.

Sizin de zaman zaman değindiğiniz  bu konuyu keşke daha çok açma imkânı bulabilseniz, eğitim sistemimiz çöküyor. Lisenin son iki yılı pratikte boş geçiyor. YGS sonuçları en güzel İsmet Berkan yorumladı. Buradan çıkan gençler üniversiteye boş geliyor, sonra da bir şekilde kayırma ile akademisyen yapılıyorlar. Biz 10 sene, 20 sene önce çok daha iyiydik, nasıl böyle olduk tartışmalıyız. Üniversite sayısı değil, kalite önemlidir. Bangladeş’te 1000 adetten fazla üniversite var da ne oluyor? İran’ın bizi geçmesi, burada çok önemlidir. Yazınızı okuyunca, düşüncelerimi size iletmek istedim. Prof. Dr. A. Fuat Kalyoncu”

Kaynak: t24

Yorum bırakın