‘Leyla’dan Sonra’ Projesini Yürüten Tıp Öğrencileri “SİZ NE GÜZEL İNSANLARSINIZ”

Kimi bisiklet istiyor, kimi bebek, kimi sevdiği futbolcuyla tanışmak… Bugüne kadar 600’ünün dileği gerçekleşti. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin hastanedeki çocuklar için başlattığı “Leyla’dan Sonra” projesi çocukları sevindiriyor. Proje kısa sürede 12 tıp fakültesine yayıldı.

http://c.brightcove.com/services/viewer/federated_f9?isVid=1&isUI=1

Hasta yataklarında minik yorgun bedenler… Kimi uyuyor, kiminin ağrısı var, gözleri dolu dolu. Damar yolunu açan iğnenin takılı olduğu ellerinde oyuncakları, boya kalemleri, kitapları… Hastanede çocuk olmak zor.

Zorlu tedavi süreçlerinde onlara en büyük moral tıp fakültesi öğrencilerinden geliyor. Üzerinde beyaz önlükleriyle odalarına giren ağabey ve ablalarını gören çocukların havası değişiyor. Sohbet etmek ve oyun oynamak için can atıyorlar.  İlk sordukları şey ise hediyelerinin ne zaman geleceği…

Hediyeler gönüllüler ordusundan. Onları çocuklarla buluşturansa “Leyladan Sonra” projesi. Projeyle birlikte, çocukların dilekleri gerçeğe dönüşüyor. Bugüne kadar yaklaşık 600 çocuğun dileği gerçekleşti.

Projeyi başlatan, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Övgü Sinem Buğan, Yüsra Betül Medik, Kübra İlicepınar. Üç arkadaşı bir araya getiren ilk hastaları Leyla idi.

 

 

Leyla Yiğit’e, 6,5 aylıkken boyun tümörü teşhisi kondu.

Leyla bisiklet istemişti ama…

Leyla, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geldiğinde henüz 6,5 aylık bir bebekti. Teşhisi boyun tümörüydü, yani kas kanseri. Leyla’nın tedavisi tam 3,5 yıl sürdü. Geçen süre içinde doktor ablalarından ve ağabeylerinden bir isteği oldu. Leyla’nın hayali bir bisikletti. Ancak 4 yaşına girmesine günler kala Leyla kansere yenik düştü.

“Leyla pediatrik onkoloji servisinde ilk tanıştığımız miniğimizdi. Bizden bir bisiklet istemişti. Projenin ismi, prosedürler derken çok fazla vakit geçti. Bir gün onu kaybettiğimizi öğrendik. ‘Daha fazla beklemek yok’ dedik. Daha fazla gözyaşı ve pişmanlık kalmamalı geride. ‘Leyla’dan Sonra’ diyerek projemize başladık.”

Üç arkadaş Leyla’dan sonra seferber oldu ve diğer kronik hastalığı olan çocukları mutlu etmenin çok da zor olmadığını gördüler. Gönüllüler ile hastalar arasında köprü oldular.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde Leyla’dan Sonra’yı yürüten öğrenciler.[Fotoğraf: Umay Aktaş Salman/AlJazeera Türk]

Sosyal medyada binlerce gönüllüsü var

Proje, www.leyladansonra.com isimli bir internet sitesi üzerinden yürüyor. Aile onayı şart. Çocukların hastalıkları ve dilekleri fotoğraflarıyla birlikte sitede yer alıyor. Aynı zamanda bu bilgiler Facebook, Twitter ve Instagram’dan da paylaşılıyor. Leyladan Sonra’nın binlerce takipçisi var.

Bilgileri gören gönüllüler hediyeleri alıp isterlerse kendileri çocuklara verebiliyor, isterlerse hastaneye öğrenciler adına kargoyla yolluyor ve üniversiteliler çocuklara hediyelerini veriyor. Para bağışı kabul edilmiyor.

Proje kartopu gibi büyüdü. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde üç öğrenciyle başlayan projeyi şimdi 100’e yakın öğrenci sürdürüyor. Hatta proje İstanbul sınırlarını aştı. Kayseri’den Zonguldak’a, Kocaeli’nden  Antalya’ya kadar 12 tıp fakültesinde uygulanıyor. Sırada bekleyen 23 tıp fakültesi var.

‘Leyla da mutlu oluyordur’

Leyla’dan Sonra’nın en büyük destekçilerinden biri de Leyla’nın annesi Fatma Yiğit.  Kızını kaybedeli yaklaşık iki yıl oldu. Üç erkek çocuğu olan Yiğit, bir gün ortanca oğlunun Facebook’ta dolaşırken ‘Leyladan Sonra’yı görmesiyle haberdar oldu projeden. “Anne Leyla’nın adına Facebook hesabı açılmış” diye koşarak yanına gelen oğluyla birlikte yapılanları okudu.

Leyla’ya kas kanseri teşhisi 6.5 ayllıkken kondu.

“Gençler ‘kızar mıyım?’ diye çekindi. Hoşuma gitti, tepki göstermedim. Çocukların neler çektiğini biliyorum, proje çok güzel şeylere yarıyor. Leyla da hastanede çok zaman geçirdi. O ne yaşadıysa ben de yaşadım.  O an çok acı çekiyorlar, çektikleri acılara biz yetişkinler dayanamayız ama aniden içeri birileri giriyor. Ufacık da olsa birer hediye dağıtıyor. Benim küçücük kızımı mutlu ettiğine göre diğer çocukları da çok mutlu ediyordur o hediyeler. Kızım vefat etti ama çok güzel şeylere vesile oldu. Leyla da mutlu oluyordur. Hissediyorum, rüyalarıma giriyor.”

Küçük istekler, büyük mutluluklar

Çocukların istekleri çok büyük değil. Listede çubuk kraker de var, patates kızartması da.

4 yaşındaki Elanur,lenfoma. Onun dileği konuşan bir bebekti. Hediyesi onu çok mutlu etti. Bebeğinin adını ise Papatya koydu.

Kimi çocuklar hastane yatağını renklendirmek için çizgi film karakterlerinin olduğu çarşaf istiyor, kimi bisiklet, kitap, ayakkabı, kıyafet… Sevdiği sanatçı ve futbolcularla tanışmak isteyen çocuklar da var. Ailelerinin maddi durumu kısıtlı olduğu için hediyelerin aileler için de anlamı büyük.

‘Moral çok önemli’

Tedaviler uzun ve yorucu. Moral çok önemli bir faktör. Hatta projenin sahibi Övgü Sinem Buğan’a göre moral, tedavide ilâç kadar önemli.

“Başta hiç iletişim kurmayan, dileğini söylemeyenler, zamanla annesinin kulağına dileğini fısıldayabiliyor. Biz o hediyeyle odasına gittiğimizde bizimle muhabbet ediyor, oyunlar oynuyor. Çocukların tedavisi için hocalarımız ellerinden geleni yapıyor. Bizim yapabildiğimiz tek şey moralman destek olmak.”

Hasan Enes, 8 yaşında. Lösemi tedavisi görüyor. Onun dileği kutu oyunları oldu. Annesinin deyişiyle oyunlarına kavuşunca sıkıntılarını unuttu.

Bu desteğin getirdiği değişim de hemen kendini gösteriyor. Bazı çocuklar kemoterapiyi daha moralli alıyor. Başlangıçta beyaz önlükten korkan, yapılan tetiklerden yorulduğu için doktorları sevmeyen çocuklar şimdi ağabey ve ablalarının yolunu gözlüyor. Aralarında bebeği üzülmesin diye kan verirken ağlamayan çocuklar bile var.

Aile gibi oldular

Çocuğunun mutluluğu karşısında ailelerin de içleri rahat. Tıp öğrencileri artık aileden birileri gibi.

Ayşe, 9 yaşında. Onunu isteği barbie bebek oldu. [Fotoğraf: Umay Aktaş Salman/Al Jazeera Türk]

Üç senedir beyin ve omuriliğindeki tümör nedeniyle tedavi gören 9 yaşındaki Ayşe’nin annesi Canan Ceğri,  gençlerin hayatındaki yerini “Bize burada anne baba oldu” diyerek özetliyor. Ayşe uçan bir barbie bebek istedi. Ayşe’nin utangaç dudaklarından “Çok mutlu oldum bebeğim gelince” sözleri dökülüyor. Annesi Ceğri, “Kızım çok sevindi. Çocuklarımızı sevindirmeye geliyor. Zamanlarını çocuklarımızın mutluluğu için harcıyorlar. Maddi imkânlar kısıtlı olunca çocuklarımız bazen istediklerini bize söyleyemiyorlar. Ancak gelen gençlere söyleyebiliyorlar. Kızımı mutlu görmek en büyük mutluluğum” diye konuşuyor.

Bisiklet heyecanı ameliyat korkusunu bastırdı

GÖNÜLLÜK HEDİYEYLE SINIRLI DEĞİL

İnternet sitesinde bir de kan ve trombosit bağışı için de bir bölüm var; ‘Bir damla umut olmak ister misiniz?’. Tıp fakültesi öğrencileri çocukların in çok kan ve trombosit  bağışının hayati önem taşıdığını hatırlatıyor.  Bu bölüme bilgilerini bırakanlara ihtiyaç halinde mesaj atılıyor.

Ceylan Talan 11 yaşında. Böbrek yetmezliği var. Üç haftadır hastanede. Annesi Aysun Talan’ın kızının zaman zaman agresif, içine kapanarak vaktini geçirdiği hastanede gençlerin arkadaşlığı çok kıymetli. Ceylan heyecanla ‘kızma birader’ oynadıklarını anlatırken, bir de bisiklet istediğini söylüyor. Büyük bir ameliyata hazırlanırken gelecek bisikletinin heyecanı ile avunuyor.

14 yaşındaki Esma Kılıçtaş üç senedir onkolojide tedavi görüyor. İsteği müzik kutusu oldu. Hediyesini odasının en güzel yerinde saklıyor. Annesi Mimine Kılıçtaş, kızının burada tanıştığı ablalarıyla hastane dışında da telefonlaştığını, evlerine geldiklerini ve kızının çok mutlu olduğunu söylüyor.

Esma, önemli bir kemik ameliyatına hazırlanıyor. En büyük moral kaynağı Leyla’dan Sonra. [Fotoğraf: Umay Aktaş Salman/Al Jazeera Türk]

Kaybetme korkusu 

Tıp öğrencileri de projede yer almaktan ve çocuklarla vakit geçirmekten çok memnun. 5. sınıf öğrencisi Seda Eğilmez, çocuklarla iletişim kurma açısından da çok şey öğrendiklerini söylüyor. Bir tek korkusu tıpkı diğer arkadaşlarının olduğu gibi çocukları kaybetmek. 2. sınıf öğrencisi Muhlise Özkan, tedavi sonrasında yorgun olan çocukların hediyeleriyle mutlu olduğunu görmenin kendisini de mutlu ettiğini anlatıyor.

Al Jazeera Türk
Umay Aktaş Salman

Yorum bırakın