Dikkat! Bu yazı tamamıyla yalan , yanlış , umut taciri şarlatanlar tarafından üretilen başka bir alternatif tıp saçmalığını ”ti” ye alan bir yazıdır.
Öncelikle, homeopati nedir le başlayalım.
”Dün gece çok içtiniz ve “geceden kalma” mısınız? Sıkıntı değil, içinde bir damla bile kalmamış kadehinizi suyla doldurun, karıştırın ve için. İşte oldu, artık kendinizdesiniz. Homeopati sizi hasta edenin, sizi tedavi de edeceğine ve ne kadar çok seyreltilirse o kadar etkili olacağına inanan ve pratikte az önceki örneğimizden çok da farklı olmayan karışımları ilaç olarak satan bir şarlatanlıktır.”
Vikipedi Homeopati tanımına göre, bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan bir alternatif tıp yöntemidir diye yazıyor.
Savundukları temel prensip şu, çivi çiviyi söker mantığı… Aslında homeopatinin mucidi 18. YY’da yaşamış Leipzig’li bir hekim olan Samuel Hahnemann’dır. Hahnemann dönemin Avrupa’daki yaygın hastalıklarından olan sıtmanın tedavisinde kullanılan kınakına ağacı (Cinchona officinalis) kabuklarını (kinin etken maddesini barındırdığı için sıtmayı tedavi etmektedir) kaynatarak hasta değilken yüksek dozda kullanmış ve (tesadüf bu ya) sıtma hastalığının belirtilerini gösterdiğine kanaat getirmiştir: “Ayaklarım ve parmak uçlarım aynı anda üşümeye başladı; ağır ve uyuşuk hale geldim; kalbim hızlı ve düzensiz atmaya başladı; önlenemez bir anksiyete ve titreme baş gösterdi … halsizlik … başta vuru, yanaklarda kızarma ve dindirilemez susama … aralıklı ateş … şaşkınlık …rijitite” Hahnemann kınakınanın herkeste aynı etkiyi göstereceğini varsayar. Sadece kendi deneyimine bağlı bu varsayımdan yola çıkarak belirli semptomlara sebep olan maddelerin aynı semptomlara sahip olanları iyileştireceği genellemesini yapacak kadar ileri gider. Homeopati savunucularının sıklıkla yanlış dile getirdikleri ‘doğallık’ ve ‘bitkisellik’ iddialarının aksine kullanılan malzemeler bitki ve hayvan parçalarından, minarellere ve hatta radyoaktif elementlere kadar çeşitlilik gösterir.
Arsenikten gribe, ishale cıvadan diş eti sorunlarına, ter kokusuna kadar derman arayan zırvalıktır bu.
Ne var sanki, bende çalkalanmış sidikten prostata, seyreltilmiş b*ktan kabızlığa çözüm buldum. Panik atağı olan birine pitbullu sulandırıp gösteriyorum, sorun çözülüyor. Hey Allah’ım ya.. İnsanın aptallığı sınırsız hakikaten.
Şimdi bir miktar boğa dışkısını alıp, suya atıyoruz. Bu elde edilen müstahzaratı sallıyoruz. İyice karıştığından emin olduktan sonra -ki bu süre şifacınızın kendine güveniyle ters orantılıdır- içinden bir damla sıvıyı alıp içi su dolu diğer bir kaba aktarıp aynı işlemi tekrarlıyoruz. Yeter sayıda tekrardan sonra -ki bu yeter sayısına salt uzman sayısının %100 çoğunluğu ile ulaşılıyor- ilacımız hazır hale geliyor.
Eee tabi siz haklı olarak “bullshit bunun neresinde?” diyorsunuz.
Biz de “her yerinde!” şeklinde psişik bir cevapla pısıyoruz.
Hey yavrum hey. Tek doz, ömür boyu tedavi.
Hay maşşşallahh.
Su içmek sizi iyileştirecekse işe yarayabilir, ama o zaman bile bu aşırı pahalı denyoluk yerine kırk yıllık musluğa başvurmak daha iyi bir seçim olacaktır.
Neyse, “homeopati yasaklansın” gibi bir derdim yok. Sonuçta insanlar yüzlerce lira verip su almak istiyorsa alsın.
Benim iki şeye itirazım var:
1) İnsanlar kandırılmamalı: Homeopatlar bu yöntemle şifa dağıttıklarını iddia ediyorlar ama bilimsel çalışmalara göre homeopati plasebodan daha etkili . Dolayısıyla homeopatik solüsyonların üzerine bunu belirten uyarılar konmalı. Nasıl sigaranın üzerinde zararlı etkileri yazıyor ve insanlar buna rağmen bile bile sigara içiyorsa homeopatinin de işe yaramadığını bile bile kullanmalı.
2) Benim vergimle finanse edilmemeli: Böyle bilim dışı aktiviteler vergilerle doğrudan veya dolaylı finanse edilmemeli, ya da atıyorum devletin homeopati ilaçlarının bedelini karşılaması gibi şeyler olmamalı. (
-Mesela aşağıda belirttiğim bu kongreler, konferanslar hangi bütçeyle düzenleniyor yada finanse ediliyor?
*İzmir merkezli Klasik Homeopati Derneği, Ege Üniversitesi’nde “Homeopati Kongresi” ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nde “Homeopati Konferansı” düzenlendi. Dahası dernek başkanının da bünyesinde yer aldığı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi dekanı ve üniversite rektörünün destek açıklaması da internet sitelerinde yer alıyor.
*İstanbul merkezli Homeopati Derneği ise Marmara ve İstanbul üniversitelerinde toplantılar düzenledi, İTÜ’deki toplantılarının yerini ise son anda değiştirdiler.
Son olarak, Sağlık Bakanlığı sadece homeopati değil hacamat, refleksoloji vb. alternatif tıp uygulamaları ile ilgili yasal düzenleme yaparak bu şarlatanlıkların önünü açmışken bu konuda hızla bir muhalefet örülmesi, şarlatanlığın kanıtsız savlarına karşı bilimin gerçeklerini vurgulaması ve modern tıbbın mevcut sorunlarından doğan haklı tepkiyi manipüle ederek kurulan bu dolandırıcılığın neden toplumda kabul gördüğünün altı çizilerek tartışılması gerekmiyor mu? diye sorasım geldi.
Kaynak: Bilimin sesi, Ozan Can Yıldız’ın yazısından alıntılar yapılmıştır.