Yok arkadaş yok doktoruna sahip çıkan yok!

İnsanlar notere gidip para bayılır, kuyrukta kuzu gibi bekler..
Bankaya gider kredi çeker faizini ödeyemeyince gider kuzu kuzu yalvarır..
Karakola düşer sanırsınız melek, sesi çıkmaz..
Mahkemeye düşer ağzından sayın yada efendim lafını hiç düşürmez ama hastaneye gelir Aslan kesilir…
Adamın tipine bakarsın memlekete hiç faydası olmayan haydut tipli birisidir.
Senin vergini ben ödüyorum bana mecbursun bakmaya der…
Sende bakarsın muayene edersin eğer herhangi bi laf edersen adam seni döver,olmadı çeker vurur.
Biri dedesinin maaşını alamayacağı için,diğeri canı istemiştir, zevk için vurdum der.
Başka bir vatandaş muayene için randevu alır,muayene saati gelince içeride hasta olduğunu bile bile ciyak ciyak bağırır ama sebebi aslında muayene sırasından değildir.
Asıl sebep üniversite sınavına 10 kere girip kafası basmadığından tıp fakültesi’ni kazanamadığından ve bilinç altındaki kompleksi nedeniyle yada içerideki doktorun televizyonlarda tonla para aldığını duymasından dolayıdır…
Sen bir şey diyemezsin sıranızı bekleyin desen sabime şikayet eder sonra yaz bakalım savunmanı…
Başka bir vatandaşta heyet muayenesi için gelir sana yasal olmayan özürlü oranını yazman ve heyet raporunu imzalaman için baskı yapar sen yazmazsın çünkü adam bir yakınına bu özürlü raporunu alıp onun üzerinden tonla para koparmak istemektedir…
Sen düşünürsün içinden dersin ki yahu bu adam diyelim ki manav ben onun yanına iş çıkışı gitsem ve beni tanımıyor olsa bir kilo domates alsam sonrada para vermeden çıkıp gitsem acaba bana ne yapar?
Tabiki döver…
İyi de arkadas doktora imzalayıver demek kolayda başka insanlara niye zor?
İnsanlar polikliniğe gelir polikliniğin önünde otobüs kuyruğunda bekler gibi bekler aslında hepsinin sırası vardır..
Sen hastaları çabuk bitirmek için hızlıca bakarsın çünkü hızlı bakmazsan hastane müdüründen laf yersin…
Hızlıca baktığın hastalardan birinin tedavisini yanlış verirsen yada birinin tanısını atlarsan mahkemeye çıktığında senden poliklinik muayene kayıtlarını isterler.
Sen dersin ki poliklinikte kayıt tutmak imkansız..
Ama kimse bu mazereti kabul etmez ve astronomik tazminat davalarına maruz kalırsın…
Yaptığın bir ameliyattan yada muayene ettigin bir hastadan dolayı açılacak tazminat davası olduğu zaman hemen aklına hekim sigortası gelir ama ne gariptir ki olayı duyar duymaz sigorta şirketini 5 gün içinde bilgilendirmen gerekliliği ile ilgili bir madde oldugundan belki yetiştirebilirsin…
Ama yine ne gariptir ki yine aynı sözleşmede bildirimlerin noter eliyle veya iadesi taahhütlu mektupla olması gerektiği belirtildiğinden sen düşünürsün dersin ki şimdi bunu postaya versem 5 gün içinde sigorta şirketine gitmezse hapı yutarım…
Bari noterden göndereyim…
Fakat bildirimler için hem sadece 5 gün süre verilmiş olması ve tonla evrak istemeleri nedeni ile yetiştirebilirsen tonla parayı notere verip oh çekersin…
Ama ohhh çekme daha bitmedi.
Sigorta şirketine telefon ettigin zaman ilk söyleyecekleri söz bu davanın bir sebepten sigorta kapsamı dışında olacağıdır…
Diyelim ki her şeyi tastamam yaptın ve tazminata mahkum oldun…
Ne olması gerekir?
Sigorta şirketinin zararı ödemesi gerekir dimi?
Ama öyle olmaz çünkü sözleşmede söyle yazmaktadır: Bu sözleşmeden kaynaklanan talepler 2 yılda zaman aşımına uğrar…
Yani bir davadan tazminat yerseniz ve sigorta şirketi de zararı ödemez ise sizin sigorta şirketine dava açmanız durumunda dava 2 yılda bitmez ise zararı siz ödersiniz..
İçinizden dersiniz ki Türkiye’de hangi dava 2 yılda biter?
Birde yahu bu adamlar her doktordan tonla para alıyor ama ödemeye gelince her şey onların avantajına oluyor..
Bu işte sizcede bi gariplik yok mu ? Yok arkadaş yok hekimine sahip çıkan yok.Bundan da geçtim kendi aralarında bile birlik beraberlik yok.

Son söz:Bunca olumsuzluğa rağmen hala hekimlik mesleğini canı gönülden severek yapanların,yapacak olan hekim adaylarının önünde saygıyla eğilmek lazım.

Yorum bırakın