Ölümsüz olmak ister miydiniz?!

Japon bilim insanları insan hücrelerinde yaşlanmayı durdurup gençleşme dahi sağladı.

Ölümsüzlük kapıda!

Vampirlerin default özelliği değilmi lan bu..

Ödül mü? ya da bir lanet mi karar veremedim.. Galiba ölümsüzsüzlük, hayatın ölüme uyguladığı bir çeşit diktatörlüktür.“

İki kez ölünemeyecegi düsünüldügünde; ölüm, ölümsüzlügün bir yolu olabilir. Tabii bu benim düsüncem..
Diyorum ki, ölümsüzleştirmek istedigiklerinizi öldürün.
Mesela anıları..!

Ölümsüzlük, hayatı uzatma konusundaki saplantısına rağmen insanın gerçekten isteyebileceği bir şey mi acaba?

Freud un bu konuda mükemmel bir sözü var, kendisine ölümsüz olmak isteyip istemeyeceği sorulduğunda, “hayır” demiş, “hayat ateşli bir hastalık gibidir, içten içe bitmesini isteriz”.
Beni ölümden daha çok korkutan bir şey varsa, o da budur. (Tabi kastettiğim bu bedende sonsuza kadar yaşamak.. )
Bi’ kere boyum kısa, 30.000 sene yaşayacak bir insanın boy gelişiminin 17 yaşında durması çok komik olurdu. Ha deseler ki “1500 sene sonra ergenliği tamamlayacaksın, daha boy da atarsın sen”, yine de olmaz. Sabırsız ve sıkılgan insanım ben. 50-60 seneye bölmüş adam işte, zorlamanın ne anlamı var? Doldurabilene çok bile.

Binlerce yıldır pek çok efsaneye, mite, sözlü veya yazılı edebiyata konu olmuş bu ölümsüzlük çılgınlığı..
Gılgamış var mesela, ölümsüzlüğü bulamamış olsa da, bunu kafasına bu kadar takarak zaten ölümsüz olmuştur. Hala hakkında konuşuyoruz baksanıza.

Sonra peter pan var, hiç seks yapamayacağı bir yaşta tutulup kalmış, çok yazık. O dönemler çocuk olmak güzel olabilir de, bu devirde zor o iş. Bir sürü manyak var etrafta, nasıl uğraşacaksın? Sadece işte “büyümüş de küçülmüş zeki peter” başlıklarıyla show habere çıkartılır, üç beş gün sonra da unutulursun. Başka bir halta yaramaz.

Meytuselam de ilginç. 1000 seneye yakın yaşamış adam sahiden, Lamek’in babası oluyor kendisi. İncil’de geçiyor. Yani o geçmeyecek de ben mi geçeceğim tabii? 1000 sene dünyada hiçbir şey yapmadan bile dursa, deneyimin gözünü çıkarır insan. Kişisel gelişim alır yürür, sonra kendi çocuklarını yedirtecek kadar devirir insanı bence.

İskoçya’lı (Highlander)‘daki Connor Macleod’a ne demeli? Ölümsüz bir insan ama kafası kesilince ölüyor adam. O nasıl ölümsüzlük lan? Kafanız karışmış sizin. Aşil tendonu gibi mi acaba? Adam çıkıp şey diyormuş misal: “Siz kafamı kesmedikçe, arabayla çarpmadıkça, üstümden silindirle geçmedikçe ve vücuduma sert cisimler saplamadıkça, ölümsüzüm ben.” Hadi ordan.

Neyse favorilerimden biri Dorian Gray’dir. Oscar Wilde’ın ölümsüzlük konusundaki derin anlayışı ve göndermeleri beni büyülemiştir. Ne çeşit bir insan sonsuz gençlik ve güzellik ister bilemiyorum ama, bedeninin değil de içinin zamanla çürümesi ve bunu aktarış biçimi, Oscar Wilde’a sempati duyma isteği uyandırmıştır bende.

Diğer favorilerim de: Tithonus’tur. Yunan mitolojisine dayanan bu efsaneye göre; ölümlü, senin benim gibi bir adam olan Tithonus haddini bilmez ve şafak tanrıçası Eos’a aşık olur. Eos Zeus’a Tithonus’u ölümsüz yapması için yalvarır. Zeus bu isteği kabul eder ama Tithonus’a ebedi gençlik vermez çakal. Tithonus yaşlandıkça cildi kırışır, zayıflar, çöker. Sonunda Eos o’nu bir çekirgeye dönüştürür. “Çekirge 3 kere zıplar” lafı da ordan gelmiştir. Çünkü Eos ceza olarak ona sonsuz hayatı boyunca yalnızca 3 kere zıplama izni vermiştir. (Tamam burayı uydurdum)

Dracula desen.. Yine sınırlandırılmış bir ölümsüzlük içinde. Gündüz ışığa çıkma, sarmsak yeme, tabutunda ceset gibi uzan şöyle sevgiline sarılıp uyumak yerine vs..

Arwen var bir de. The lord of the rings’deki yarı elf. O da anlamış ölümsüzlüğün bir numarası olmadığını, vazgeçmiş her şeyden Aragorn için.

Ya işte ölümsüzlükle ilgili enikonu düşünmeden böyle bir şeyi istemeyin diyor adamlar çeşitli anlatılarla. Hiç duydunuz mu ölümsüz olup da sonsuza kadar mutlu yaşayan birini? Kesin ya çükü kopuyor, ya çekirge oluyor, ya içi çürüyor, ya sonsuza kadar çocuk kalıyor ve seks yapamıyor falan filan. Ne büyük lanet, ne inanılmaz cahillik.

İnsan embriyon hücreleri ölmeden önce, sayılarını iki katına çıkarırlar. Bu eylem yaklaşık 50 kez olur. Ancak hücrelerin iki katına çıkmasını ayarlayan mekanizma zaman içinde kademeli olarak azalır ve hücreler yaşama özelliklerini kaybederler.

Ne acıdır ki, sonsuz hücre bölünmesine sahip tek hücre kanser hücresidir. Ama üzerinde beslendiği dokuyu mahvettiğinden kendi ölümüne neden olur.

Ölümsüzlük fikri her ne kadar cazip gelsede böyle bi hayatta,böyle bi sistemin içinde olduğumuzu düşündüğümde hiçte çekici gelmeyen bi kavram.Bitmeyen acılar,bitmeyen sıkıntı halleri ve bitmeyen dertler.Böyle bi durumda insanın bi nevi kendini avutma yöntemi olan “geçicek bu da geçicek sadece biraz zaman” laflarının kifayetsiz kaldığı sonu gelmez an.

İnsanların neden istediğine akıl sır erdiremediğim şey. Halbuki ben çok merak ediyorum ölünce ne olduğunu. Bir tecrübe edip öğrenmek lazım.:))

Şaka yav şaka..Kıskançlığımdan çatladım.Ahh Japonlar ahh..Ben bulacaktım ölümsüzlük iksirini.Patentini alıp çuvalla para kazanacaktım.Sonra sevdiceğimle beraber dünya yı gezecektim oldu mu şimdi? :))

(http://www.iflscience.com/health-and-medicine/scientists-reverse-aging-human-cells-line)

Yorum bırakın