Prostat Kanseri

Gerçekten de erkekler Mars’tan kadınlar Venüs’ten mi geliyor bilmiyorum ama erkekler prostattan, kadınlar memeden gidiyor. Prostat kanseri tüm dünyada erkeklerde en sık görülen kanser. Ama kadınlar kadar şanssız değiliz, çünkü prostat kanseri memeye göre daha iyi seyrediyor. Postmortem çalışmalarda insidental olarak %70′e varan oranlarda prostat kanseri bildirilmiş. Türkçesi, denebilir ki neredeyse her erkekte prostat kanseri gelişir. Önemli olan ölmeden önce bir gün bunun hastalık olarak karşınıza çıkıp çıkmadığı, hastalığınızın ne kadar hızlı ilerlediği ve tedavilere yanıt verip vermediğidir. Eski Türk filmlerinin klasikleşmiş kanser draması prostat kanseri için her zaman geçerli değildir.

İyi huylu prostat büyümesi ile ilgili yazımızda prostatın yani kestaneciğin anatomisinden kabaca bahsetmiştik. Prostat kanserinin çıktığı yer kestanenin kabuğu. Bu nedenle parmakla prostat muayenesi çok önemlidir. Filmlerle saptanamayan prostat kanseri muayene esnasında kemik sertliğinde bir nokta olarak ele gelir. Kırk yaşın üstündeki her erkek yılda bir mutlaka prostat muayenesi yaptırmalıdır. Prostat kanserinin ailevi olabildiği ve bu durumda daha ağır seyredebildiği biliniyor. Yani babanız size kötü bir miras bırakmış olabilir.

PSA, prostat muayenesi kadar önemli ve gene kırk yaşından sonra yılda bir baktırılması gereken heryerde yapılabilen basit bir kan tahlilidir. PSA her ne kadar iyi huylu prostat büyümesi ve prostat iltihabında da yükleselebilse de 10′ün üzerinde saptanması %50 kanser demektir.

PSA ve prostat muayenesi birlikte değerlendirilerek gerekli ise prostat biyopsisi kararı alınır. Maalesef biyopsi de özel bir ultrason aleti ile makattan yapılıyor. Ultrason klavuzluğunda prostattan sistemik bir şekilde belli sayıda parça alınarak mikroskop ile patolojik değerlendirme yapılır. İşin adını koyan bu biyopsidir. Hastalar ellerinde bundan sonraki hayatlarını belirleyecek patoloji rapor kağıdı ile gelir. Prostat kanseri hastalarının yolu bu üroloji poliklinik viziti ile ayrılır. Hastalardan bir kısmı 6 ay sonra görüşmek üzere çıkıp evine gider. Bu hastalar PSA takibine alınır. Bir yılın sonunda PSA değerleri göz önüne alınarak biyopsi tekrarlanabilir. Ne ilaç ne ışın tedavisi…

Bir kısım hastaların ise prostata sınırlı fakat mutlaka tedavi edilmesi gereken prostat kanseri vardır. Bu hastaların ise önünde iki seçenek vardır; ürolog radyasyon onkoloğuna bir mektup yazarak hastayı radyoterapiye yönlendirir ya da anesteziste yollayarak ameliyat hazırlıklarını başlatır. Bu seçim büyük oranda hastanın kararı olmalıdır. Prostata sınırlı kanserin tedavisinde radyoterapi ve radikal prostatektomi benzer onkolojik sonuçlara sahiptir.Üroloğunuz şayet prostatı almaya kalkarsak düşük bir ihtimal de olsa idrar kaçırma ve sertleşme problemi gibi sorunlarınız olabileceğini anlatır. Bu durumlar kanserin yanında basit gibi durabilir. Prostat ameliyatından sonra kanserden tamamen kurtulmuş ve hayata yeninden merhaba demiş birini tekrar düşündüğümüzde idrar kaçırmak ya da sertleşme yetersizliği önem kazanabilir. Üroloğun kapısını aşındırmaya devam. Belki sertleşme problemi için size iyi bir androlog arkadaşını da önerir.

Radyoterapinin de kendine özgü yan etkileri vardır. En önemlisi kanseri tedavi eden bu yöntemin de bir kanser sebebi olmasıdır. Ayrıca radyasyon hastaları oldukça rahatsız eden ağrılı mesane iltihaplarına neden olabilir.

Üçüncü grup hastaların PSA değerleri 100′ün üstündedir ve çoğunlukla kemik ağrıları ile doktora başvururlar. Kemik ağrıları prostat kanserinin kemiklere sıçramasından kaynaklanır. Bu hastalar için ameliyat artık bir seçenek değildir. Bu aşamada kurallar biraz katılaşır ve doktorunuz size pek seçenek bırakmaz. Hasta onkoloji hekimine yönlendirilir ve ilk olarak hormon tedavisi başlanır. Androjenler yani erkeklik hormonları prostat kanserinin en büyük sorumlusudur. Erkeğe ait tüm fizyolojik ve psikolojik özelliklerin oluşmasını sağlayan bu hormonlar aynı zamanda iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanserine sebep olurlar. Yani prostat kanseri erkek olmanın bedeli gibidir bir anlamda. Hormon tedavisi ile androjenlerin etkisi ortadan kaldırılmaya çalışılır. Böylece hastalığın ilerlemesi engellenir. Hormon tedavisi ile bu sağlanamadığında hasta ufak bir ameliyat için onkologdan tekrar üroloğa yönlendirilir. Bu ameliyat ile androjenlerin kaynağı olan testisler alınır.

Kanser bir süre sonra hormona dirençli hale geldiğinde çeşitli kemoterapi ilaçları kullanılır. Bu tedaviler de oldukça etkilidir ve hastalığın ilerlemesi durdurulabilir. Tıpkı iyi huylu prostat büyümesinde olduğu gibi prostat kanseri de idrar yapma zorluğuna neden olabilir. Kapalı bir şekilde yapılan prostat kazıma ameliyatları bu durumda da uygulanabilir.

Prostat kanseri üzerine her yıl yüzlerce çalışma yapılmakta ve sürekli yeni tedaviler geliştirilmektedir. Prostat kanseri ile ilgili söylenecek çok şey var belki ama kanser olmak hakkında hiçbir fikrim yok. Bir çok kanser hastası gördüm ama nasıl bir his olduğunu biliyorum demek ukalalık olur. Tıpkı Franz Kafka’nın Dönüşüm kitabındaki karakterin bir sabah koca bir böcek olarak uyanması gibi elinize patoloji raporu ile üroloğun kapısından kocaman bir tümör olarak çıkarsınız. Bununla mücadele etmek gerçekten kolay birşey değildir.

Siz siz olun yılda bir PSA baktırın, prostat muayenenizi olun; prostatanız gözünüzün önünde olsun.

Yazarın tüm yazıları için; www.urologdroktayozman.com

Yorum bırakın