ÖKSÜZ VATAN DOĞU TÜRKİSTAN

Tıp eğitimini Uludağ Üniversitesi’nde tamamlamış olan Doğu Türkistan’lı Dr. Muhittin CANUYGUR Doğu Türkistan’ı ve sosyal medyada yer alan olayları DoktorlarSitesi.Net‘e yazdı.


1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra ve 1954 yılında Çin Komünist rejimi ile komünist Sovyetler Biriliği’nin müşterek kirli oyunlarıyla Orta Asya’da toprak paylaşımları neticesinde Doğu Türkistan, Komünist Çin rejimine bırakılmıştır. Bu tarihten günümüze kadar ve hala devam eden kan ve gözyaşları bu topraklardan hiç eksik olmamıştır. Günümüze kadar büyük küçük yüzlerce isyan ve ayaklanmalar meydana gelmiş ve maalesef her bir hareket kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Neticesinde Sözde halk mahkemelerinde keyfi idam cezaları uygulanmıştır.

Bu zulmün adı 1.824.418 km² yüzölçümüne sahip 35 milyon Müslüman Türk’ün yaşadığı Doğu Türkistan‘dır. Kadim ata toprağı, Türk tarihinin beşiği, büyük Uygur hükümdarlığının çıkış yeri, bir Müslüman memleketi ve dahi dünyanın en büyük açık hava hapishanesi diyebileceğimiz Öksüz Vatan Doğu Türkistan.

Günümüzde küresel olarak din, ırk, cinsiyet ayrımı olmaksızın öncelik insan vurgusu yapılmaktayken söz konusu Uygur halkı olunca Çin komünist rejimin uyguladığı insanlık dışı zulümler karşısında bütün dünya seyirci kalmaktadır. Ülkemiz de bile Myanmar veya Filistin için göz yaşı dökenler, meydanlarda gösteriler organize edenler, söz konusu Doğu Türkistan olunca sesleri cılız kalmaktalar. Doğu Türkistan halkı ile beraber Çin Komünist rejimi tarafından işgal edilen Tibet bile dünya kamuoyunda azımsanmayacak sayıda taraftar bulup sıkıntıları dile getirilirken, söz konusu Doğu Türkistan olunca bütün dünya kafalarını kuma gömmekteler.

Ramazan ayı ile birlikte ülkemiz kamuoyunda gündeme gelen Doğu Türkistan’daki olaylar yıllardır devam eden asimilasyon ve baskı rejimi sonucudur. Yıllardır büyük küçük çapta yönetimin agresif tutumları karşısında bireysel başlayıp toplumsal olaylara dönüşen bölgesel halk ve yönetim arasında çatışmalar yaşanmaktadır. Komünist Çin yönetimi her türlü toplumsal olayları kanlı bir şekilde bastırmaktadır. Bu yılbaşından itibaren ülkemizde hiç gündeme gelmeyen Doğu Türkistan’ın Yarkent ve Hoten şehirlerinde yönetime tepkisini koyan yerel halkı terörist olarak deklare eden yerel yönetim, birkaç köyü tabiri caizse haritadan silmiştir.

Din her zaman birleştirici unsurdur. Çin yönetimi Uygur halkının inancı olan İslam dininden hep korkmuş ve dini her zaman baskı altında tutmayı planlamıştır. Ramazan ayı ile birlikte Çin yönetimi dini baskılarını daha da arttırmıştır. Bölgede; devlet memurları, Komünist parti üyeleri, öğrenci ve öğretmenlerin camiye girmeleri ve oruç tutmaları yıllardır yasaktır.

İnanılması güç ama cami girişlerinde bir görevli tek tek kontrol etmektedir. Her hangi bir Uygur’un bir şehirden başka bir şehre seyahatten önce mahalle karakolundan izin alması ve yol belgesini temin etmesi istenmektedir. Ramazan ayında öğretmen ve öğrencilere zorla yemek yedirilmesi, devlet memurlarından dini faaliyetlerden uzak duracağına dair söz vermesi, aksi halde verilecek her türlü cezai müeyyideyi kabul ettiğine dair yazılı teminat alınmasının istenmesi, sahur zamanları evlerin ışıkları kontrol edilerek fişleme yapılması gibi saymakla bitmeyecek bir çok yasaklayıcı ve baskıcı uygulamaları devam etmektedir. Bu yıl bunlara ilave olarak Ramazan ayında çeşitli festivaller adı altında içki içme, dans etme gibi ramazan ayı ile bağdaşmayan yarışmalar düzenlenmiş ve bölge halkının katılımı zorunlu tutulmuştur. Bu tür provoke aktiviteler bölge halkının tepkisini çekmiştir.

Son olarak 22 Haziran 2015 günü kadim Türk-İslam şehri Kaşgar’ın girişinde bulunan polis kontrol noktasında bir arabanın durmaması ve sonrasında polisin ateş açması ile devam eden ve 28 kişin ölümüyle sonuçlanan vaka meydana gelmiştir.

Asimilasyon ve zulümle beraber her geçen gün bir yenisi eklenen kanlı infazlar karşısında üzüntü gözyaşlarımızı içimize akıtırken, sebebi ne olursa olsun son bir haftadır devam eden sosyal medyada Doğu Türkistan’a desteklerin artması ve Doğu Türkistan’ın hatırlanması geleceğe dair umutlarımızı yeşertmiştir. Çin yönetimine karşı hiç olmadık şekilde tepkiler her geçen gün artarak devam ederken, sosyal medya üzerinden Çin yönetimine kaşı kampanyalar başlamıştır.

Sosyal medyada dolaşan ve bilgi kirliğine neden olan çok fazla video ve fotoğraf bulunmaktadır. Teknolojinin ilerlemesi ve internet çağın da her gün yeni görüntüler ortaya çıkması gayet normal karşılanmalıdır. Görüntülerin bir çoğu gerçekten Doğu Türkistan’daki zulüm görüntüleri olmakla beraber bazı görüntülerin olmama ihtimali de vardır. İlgisiz resimlerin bulunması, bireysel olarak bebeklere veya çocuklara yapılan işkence görüntülerinin Uygurlara ait olmaması, Çin komünist yönetimin yıllardır uyguladığı asimilasyon ve işkence politikası gerçeğini değiştirmez. Çok uzak değil 5 Temmuz 2009 Urumçi olaylarını unutmuş değiliz. Günlerce süren hükümet destekli Han Çinlileri, Uygur avına çıkarak binlerce Uygur’u sokak ortasında hem de kendi vatanında vahşice katletmişlerdi. Çin hükümeti olayları etnik çatışma olarak lanse etmiş olsa da olaylar sonrasında yüzlerce Uygur yargılanmasına ve idam edilmesine rağmen, yargılanan ve ceza alan tek bir Han Çinlisi yoktur.

‘Doğu Türkistan yalanı’ diye karşı atağa geçen Çin Komünist yönetimin satılmış bazı medya organları, haritadan Doğu Türkistan’ın yeri göstermekten aciz, kıblesi para olan kişiliksiz köşe yazarları yıllardır devam eden bu zulmü meşrulaştırma çabalarına girişmiştir. Bu tür algı operasyonlarına karşı dikkatli olmamız gerekiyor. Teknoloji çağındayız, en büyük kütüphane ve bilgi kaynağı elimizin altındadır, ben Doğu Türkistan’da doğmuş ve büyümüş biri olarak sizlere bu zulmü günlerce anlatabilecek kadar çok şeye şahit oldum. Herkesin araştırması ve okuması gerekiyor.

Tek istediğimiz kendi ülkemizde hür ve insanca yaşamaktır. İnsanca yaşamak bizlerin de hakkıdır çünkü bizler de İNSANIZ…

ÖKSÜZ VATAN DOĞU TÜRKİSTAN” üzerine bir yorum

Yorum bırakın