Prof. Dr. Erbuğ Keskin yazdı: 7’den 70’e Herkes Bu GENÇ HEKİMLERE Kulak Versin!

Son zamanlarda genç meslektaşlarım Türkiyenin dört bir köşesindeki Fakültelerinde düzenledikleri etkinliklere davet ediyorlar beni.
Ben de eğer çok önemli bir engelim yoksa katılmaya çalışıyorum..
Onlarla tıp eğitimi.. hekimlik.. insanlar ve hayata dair herşeyi konuşuyoruz.

Söyleşilerimiz 1-2 saat sürüyor ama öncesinde ve sonrasında etrafımdan hiç ayrılmıyorlar..
Gelecekten söz ediyoruz… Sorular soruyoruz karşılıklı.. Yanıtlar bulmaya çalışıyoruz. Hiç susmuyorlar.. hep merak ettikleri birşeyler var
Her seferinde bir kez daha hayran kalıyorum onlara… ve bir kez daha geleceğe olan güvenim artıyor..
Ama sonunda laf hep aynı yerde düğümleniyor.. Türkiyenin en zor eğitimden geçen.. en çalışkan ve en zeki bu gençlerinin bir endişesi var.
O kadar emekten sonra yaptıklarının karşılığını alamamak falan değil endişeleri..
Çok zor şartlarda çalışacaklarını zaten biliyorlar..
Sanki, Türkiyedeki ilk yüzde birkaçlık dilime girerek sınav kazanmış olmaları suçmuş gibi 6 yıllık zorlu eğitimi bitirince 2 yıl mecburi hizmete gönderiliyorlar.
O bittikten sonra dünyanın en zorlu sınavlarından birini kazanabilirlerse 4-5 sene ağır koşullarda uzmanlık eğitimi alıyorlar.
Onun ödülü de 2 sene mecburi hizmet.
Eğer hala kendilerini geliştirmeye güçleri varsa, yandal uzmanlık sınavını kazanmaları lazım. Bunu becerebilirlerse, onun da ödülü iki sene eğitimden sonra tekrar 2 sene mecburi hizmet..
İnanın bana bunlardan da korkmuyor genç hekim adayları…
Onları korkutan, hergün polikliniklerde yaşadıkları, hastaların ve hasta yakınlarının hekimlere karşı davranışları..
Abilerinden ve ablalarından çok daha vahim hikayeler dinliyorlar..
Kendinizi bir an onların yerine koyar mısınız?
Liseden sonra 10 sene daha, ağır şartlarda eğitime devam etmişsiniz. Çok önemli üç sınavı başarmışsınız.
Arada 6 sene mecburi hizmet yapmışsınız ve mesela Çocuk Üroloğu olmuşsunuz.
Ve bir devlet hastanesinin polikiniğinde çalışıyorsunuz..
Uygulanan yanlış sağlık politikaları, hizmet vereceğiniz insanlarla sizi sürekli karşı karşıya getiriyor.
Sizin bir gün önce uzun süredir tedavi ettiğiniz bir hastanızı kaybettiğinizi ve çocuğunuz gibi sevdiğiniz o güzel kızın ölümünün sizi çok hırpaladığınının
36 saattir uykusuz olduğunuzun,
en son 12 saat önce bişeyler atıştırdığınızın,
doktor olan karınızın ani bir geçici görevle bir aylığına doğuya gönderildiğininin ve iki çocuğunuzla kalakaldığınızın,
farkında olmadan poliklinik kapısından giren hastalar ve yakınları, sizin herhangi bir davranışınıza kusur bularak ”Senin maaşını ben veriyorum.. mecbursun bana adam gibi bakmaya” gibi laflarla üzerinize yürüseler ne yapardınız?
Ya da hergün, gazetelerde ve televizyonlarda sırf rating uğruna atılan ”Doktor hatası sakat bıraktı” gibi manşetleri gördükçe.?.
İşte bunlar korkutuyor onları..
Gönüllerinde cerrahi branşlar var.. Ama çekiniyorlar.. En az hata yapılabilecek dallara yöneliyorlar..
Komplikasyon tıbbın doğasında vardır. Kitaplarda her ameliyatın sonunda ”komplikasyonlar” diye bir bölüm bulunur. Ne yaparsanız yapın kaçamazsınız komplikasyondan.
Ama işi gücü bu komplikasyonları kovalayıp akşam haberlerine malzeme yapmaya çalışan Show Tv muhabirleri yalnızca bizim ülkemizde vardır..
Elbirliği ile gençlerimizin hevesini kırmaya, korkutmaya çalışıyorlar..
Devlet zaten her yıl tıp fakültesi öğrenci kontenjanlarını arttırarak ve onların içinden sıyrılmaya çalışanlara her türlü zorluğu çıkararak, standart tek tip doktor yetiştirmeye çalışıyor
Eğer siz veya çocuğunuz hastalandığında , başarılı, becerikli, bilgili konusunun uzmanı hekimlerce tedavi edilmek istiyorsanız onlara hakettikleri şekilde davranmak zorundasınız.
Eğer öyle davranırsanız onlar içlerindeki çürük elmaları kendileri ayıklarlar merak etmeyin..
Ama bir yandan da siz vurursanız pek yakında hekim bulmanız çok zorlaşacak
Yarın doktora giderken bunları aklınızdan ya da daha iyisi yüreğinizden bir kez geçirin..
Ve içeri girdiğinizde bir kez olsun ”Günaydın doktor bey.. Günaydın doktor hanım” deyin.
Lütfen…
”Saatlerdir dışarıda sizin keyfinizin gelmesini bekliyoruz” diye içeri girmek işleri kolaylaştırmıyor.
İnanın bana..

Yorum bırakın