Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda yapılan kanun değişikliği mağdurlarda Psikopatolojiyi artıracak!

DSN-Uluslararası Tıp Dergisi ‘Medicine Science’da yayınlanan “Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda yapılan kanun değişikliği ile ruh sağlığının değerlendirilmemesinin mağdurlara etkisi ne olacak?” adlı araştırmaya göre psikopatolojisi olduğu halde tanı ve tedavi almayan mağdurların sayısında artış olacak.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Mustafa Talip Şener öncülüğünde yapılan çalışmanın sonuçları Medicine Science‘ın Eylül sayısında yayınlandı.

Ülkemizde cinsel suçlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 102-105. maddelerinde ‘cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. Cinsel dokunulmazlığı düzenleyen 102. ve 103. maddelerinde var olan ruh sağlığında bozulma kavramı 28 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı kanun ile kaldırılmıştır. İlk düzenlemeye göre suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hali, ceza artırım nedeni olarak belirlenmişti ve bu kanun maddeleri gereğince cinsel suç mağdurlarının beden veya ruh sağlığında bozulma olup olmadığı fiziksel ve psikiyatrik muayene ile değerlendirilmekteydi. Bu değişiklikten sonra, adli makamlarca sağlık kuruluşlarından mağdurların beden veya ruh sağlığının değerlendirilmesine yönelik heyet muayeneleri istenilmemektedir.

Günümüzde adli makamlarca mağdurların beden veya ruh sağlığının adli tıbbi değerlendirilmesi istenmemektedir. Yapılan çalışmada cinsel suç mağdurlarının adli tıbbi değerlendirmesinde, kanun değişikliğinin psikiyatrik muayeneler üzerine etkileri araştırıldı. Buna göre Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde 1 Ocak 2012 ile 30 Temmuz 2015 tarihleri arasında Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 7., 23. ve 31. maddesine uygun olarak oluşturulan heyet kapsamında beden veya ruh sağlığında bozulma olup olmadığı yönünde değerlendirilen 292 olgunun verileri olarak incelendi. Heyet değerlendirmesinde cinsel travmaya bağlı olarak olguların %58,6’sında (n=171) psikopatoloji belirlendi. Heyet değerlendirme öncesinde, adli makamlarca olguların %62,6’sine (n=183) cinsel travmanın hem fiziksel hem de psikiyatrik bulgularının, %37,4’üne (n=109) ise sadece fiziksel bulgularının belirlenmesine yönelik adli tıbbi değerlendirme talep ettikleri saptandı. Bu 109 olgunun psikiyatrik muayenesinin ilk kez heyet tarafından yapıldığı ve %56,9’unda (n=62) cinsel travmaya bağlı psikopatoloji geliştiği saptandı. Cinsel suç mağdurlarında psikiyatrik muayeneler, hukuki süreçten bağımsız tıbbi bir zorunluluktur. Kanun değişikliğine rağmen, mağdurların adli tıbbi değerlendirmeleri multidisipliner bir yaklaşımla mutlaka psikiyatrik muayeneleri içerecek şekilde yapılması gerektiği vurgulandı. Ayrıca mağdurların kendiliğinden psikiyatrik muayeneye gitmedikleri de dikkate alınırsa, psikopatolojisi olduğu halde tanı ve tedavi almayan mağdurların sayısında (bu çalışmada %21,3 oranında artış saptandı) artış olacağına dikkat çekildi.

Ayrıca zamanında tıbbi destek verilmemesi nedeniyle mağdurda ortaya çıkabilecek kalıcı psikopatolojiler, hekim ihmali iddialarına da neden olabileceği belirtildi.

Son olarak yapılan çalışmada, cinsel suç mağdurlarında muayenelerin adli makamların talepleri ile şekillendiği, adli makamların talepleri olmadığında mağdurların psikiyatrik muayenelerinin yapılmadığı, tanı ve tedavi almadıkları, bu olguların kendiliğinden de psikiyatrik muayene için hekime müracaat etmedikleri ortaya çıktı. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile ilgili kanunda yapılan değişiklik, mağdurların psikiyatrik muayenelerinin yapılmasının gerekmediği anlamına gelmemelidir. Adli makamlarca psikiyatrik muayeneler istenmese bile, adli tıbbi değerlendirmeler psikiyatrik muayeneyi içerecek şekilde multidisipliner bir yaklaşımla yapılmalısı gerektiğinin altı çizildi.

Haber: DoktorlarSitesi.NET – Uzm. Dr. Fatih BATI

Araştırmanın tam metni için tıklayın » Abstract » PDF Fulltext» doi: 10.5455/medscience.2016.05.8438

Yorum bırakın