Bir Kadından Doktor Eşine Mektup

Sevgili eşim,

Grip olduğun ve sonrasında zatürre geliştiğinden bütün gece öksürdüğünü ve solunum sıkıntısı çektiğini dinlerken yazıyorum bu satırları. Bir sonraki ”vardiya”n için kalkmadan önce yatakta bütün gece titrediğini hissettim. Rapor almanın arkadaşlarını ve hastalarını sıkıntıya soktuğunu düşündüğünü biliyorum.

Vardiya yazarken tırnak işareti koydum çünkü ikimiz de 8 veya 16 saatlik sabit sürelerle çalışmadığını biliyoruz. Bunun yerine gecenin bir vaktinde veya sabah erken eve gitmeden önce 16 saatten fazla çalıştığın da oluyor. Sabah gelen mesajlar ve telefonlar yüzünden soğuk bir duş almak zorunda olduğunu ya da tam kurulanamadan çıkmak zorunda kaldığını gördüm defalarca. Çünkü senin kişisel zamanın olamaz. Tatillerde bile aradıklarına şahit oldum.

Sırf hastanede işler yürüsün diye boşlukları doldurduğunu, kendine ek görevler aldığını biliyorum. Hayallerinden gittikçe uzaklaştığını, yapmayı arzuladığın şeyler için zamanının kalmadığını görüyorum.

Sağlık işlerini yürütenlerin senden  zamanla daha fazla şeyler istediğini, karşılığını ise giderek daha az verdiğini yaşayarak öğrendim. Sen onlar için bir et parçasından farksızdın.

Ruhunu kaybettiğini görüyorum. Hayat neşenin yerini iğneleme ve sertlik aldı. Çocuklarını büyürken izleyememek seni hüzünlü bir adam yaptı. Umudunu kaybettiğini görüyorum. Ülkede gittikçe tırmanan sağlık çalışanlarına şiddet olayları ile mesleğinden gittikçe soğuduğunu görüyorum.

Bu mesleği yaparken artık hastaneden sağ çıkacak mısın inan bunun korkusunu yaşıyorum, şiddet nasıl oldu da sağlık kavramının ve hizmetinin içine bu kadar girebildi ne aklım alıyor ne mantığım.

Mecburi hizmet ile adını duymadığımız şehirlere gittiğinde kendin için değil, aileni hayallerindeki düzende yaşatamadığın için kahrolduğunu biliyorum. Yeni çıkan yasalar ile birlikte, aile bütünlüğümüzün aslında kimse için önemli olmadığını görünce, bir kez daha hayal kırıklığına uğradığını biliyorum. Sağlık Bakanı’nın ”Eş durumunun stratejik personel olan hekimler için iptal edildiğini” söylediği haberi birden çok haber sitesinde sanki yanlış olmasını temenni eder gibi defalarca okuduğunu hatırlıyorum.

Senden uzakta geçirdiğimiz aylarda küçük kızımızın baba demesini kaçırdığına üzüldüğün kadar belki de hiçbir şey için üzülmediğini biliyorum.

”Keşke bu mesleğe hiç başlamasaydım” cümlesini daha çok düşündüğünü biliyorum. Gecenin bir vakti girdiğin operasyon nedeniyle annenin vefat haberini, ertesi sabah aldığını da hatırlıyorum.

Kaybettiğin hastalar için geceleri uykunun kaçtığını da biliyorum.

Seni çok iyi anlıyorum. Şunu bil seni çok seviyorum.

Yorum bırakın