Acil Sağlık Sistemi Sorunları – Gelir Adaletsizliği

Acil Sağlık Sistemi Sorunları 2 GELİR ADALETSİZLİĞİ

Bu konu hakkında herkesin üç aşağı beş yukarı benzer görüşü vardır. Fazla dillendirilmeyen, belki de göz ardı edilen bir kaç konuya kısaca değinecek olup, fazla bilinen şeyleri tekrarlamayacağım.

Düşünün ki, iki acil tıp uzmanı olan doğu illerimizden birindeki acil servise acil tıp uzmanı olarak atanmışsınız. Hastane idaresi de acil servise başvuran hastaların çokluğunu göze alarak ikişer hekimlik acil nöbet sistemi kurmuş. Mesela salı günü siz ve bir kulak burun boğaz uzmanı acilde olacaksınız. Mevsim kış olduğu için ne kadar burnu akan, boğazı ağrıyan varsa acile akın etmiş. Tam o sırada ambulans bağıra bağıra geliyor ve trafik kazası geçirmiş genel durumu kötü olan bir çocuk getiriyor. Travmalı hastaya yaklaşımı siz bildiğiniz için resüsitasyon odasına siz geçiyorsunuz. Hastayı entübe ediyorsunuz, katater takıyorsunuz, FAST ultrasonunu yapıyorsunuz, hasta ile birlikte röntgene, tomografiye gidip gidip geliyorsunuz. Bir yandan da kapıda bekleyen, ağlaşan, kızan, bazen laf da anlamayan insanlara bilgi veriyorsunuz. İlgili birimler icapçı oldukları için evlerinden kalkıp geliyorlar. Tabi gelmeleri, muayeneleri, filmlerini değerlendirmeleri belki bir saat sürüyor. Sonuç yoğun bakımınızda yer olmadığı için hastanın yoğun bakım takibi yapılabilecek bir yere sevki uygun görülüyor. Saatlerce telefonda hastayı sevk edebilmek için uğraşıyorsunuz, hastayı bir an önce sevk etmediğiniz için hasta yakınları da sizi yemek üzereler… Durumu kötü olduğu için bırakıp da gidemiyorsunuz, sürekli hastanın başındasınız ve dışarıdaki kalabalık ise sürekli artıyor. Zor bela hastayı bir yer kabul ediyor ve il dışı sevk için 112 ambulansının gelmesini bekliyorsunuz. Tüm olaylar bitip hastayı sevk ettiğinizde size tek teşekkür eden kimse yok. Aman olmasın diyorsunuz. Çocuk kurtulsun da! Ömrünüzden ömür gidiyor, siyah saçlarınıza, sakalınıza ak düşüyor belki de yaşadığınız stresten… O sırada KBB uzmanı arkadaş bir çok boğaz ağrısı olan hastaya bakmış. Üç saat içinde 100 boğaz ağrılı hastaya ilaç yazıp göndermiş. Siz ise bir hasta ile ecel terleri dökmüşsünüz. O acil servisin o esnada açık olmasının aslında tek sebebi az önce yaptığınız müdahaleyi yapabilmekti. Sonuçta ay sonu geldiğinde döner sermayeler hesaplanıyor ve siz avucunuzu yalarken, acile başvuran boğaz ağrılı hastalara tıkır tıkır bakan KBB uzmanı arkadaşın eline de paralar tıkır tıkır sayılıyor. Adalet işte! 100 tane boğaz ağrısına bakmayı, bir çocuğun hayatını kurtarmaktan üstün tutan sistem!

Bir diğer adaletsizlik de, acil serviste çalışan tüm personel bir bütün olmasına rağmen, alın terinin hakkını ödemeye gelince bu bütünün bozulmasıdır. Hiç kimse önemsiz bir iş yapmamaktadır. Hastaları sağa sola taşıyan, temizlik işlerini yapan, hasta kusmuğunu, idrarını, kanını yerden temizleyen personel çoğu zaman taşeron bir firmanın elemanı oluyor. Bu personelin bir görev tanımı da bulunmuyor. Temizlikçi midir, hasta taşıyacak eleman mıdır, getir götür işi yapan personel midir belli değil. Ancak şu bir gerçek ki acil servisin fiziksel yükünü büyük ölçüde omuzlarında taşımaktadırlar. Hal böyle iken bu kimselere sırf taşeron bir firmanın personeli diye döner sermaye ödemesi yapmamak insafa, vicdana ne kadar sığar? Üstelik hastane ve hasta atıklarıyla birebir temas halinde olmakla yüksek riskli işlerde çalışıyor olmaları da cabası. Acil servislerde üretilen hizmet bir ekip işi olduğuna göre, bu hizmette görev alan sekreterinden güvenlik görevlisine, ambulans şoföründen temizlik personeline kadar herkes oluşan döner sermayeden pay almalıdırlar. Acil sağlık sistemi doktorsuz, hemşiresiz dönmediği gibi, yeterli personel olmadığında veya bu personel görevini yerine getirmediğinde de dönmemektedir.

Acil servis hemşirelerine gelince, tüm hemşireler içerisinde hiçbir hemşire “ben acil servis hemşiresinden daha yoğun tempoda, daha büyük risk altında, daha çok stres içerisinde çalışıyorum” diyemez. Peki acil servis hemşiresi bu acil serviste gösterdiği üstün çabasının karşılığını görüyor mu? KESİNLİKLE görmüyor! Nöbet ücreti diye aldığı ücrete yansıyan acil farkı haricinde hiçbir farkı yoktur. Mantık hatasını görüyor musunuz? Acil de fazla mesai yaparsanız aldığınız mesai ücreti diğer yerlerdeki fazla mesai ücretinden fazla oluyor, çünkü yüksek riskli birimde çalışıyorsunuz. Fazla mesainiz daha değerli de normal mesainiz niye daha değerli değil? Diğer servis hemşireleri hiçbir şey yapmıyor demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Ancak acil servis hemşiresinin hakkının yendiğini söylemek de hakkaniyetin ta kendisi olsa gerektir.

Sağlık memurlarına bakacak olursak, bir acil hekiminin sağ kolu iyi bir sağlık memuru olduğunu görürüz. Acil servislerde türünün son örneklerine rastladığımız, elinden her iş gelen bu kalifiye elemanlar, acil servisin yükünü en çok çeken sağlık personelinin başında gelmektedir. Eskiden sünnet yapmaktan, sağlık kabini kurmaya kadar bir çok konuda hizmet verirlerdi. Acil servislerde ise ortopedi teknisyeni gibi alçı yapar, plastik cerrahtan daha iyi sütür atar haldedirler. Apse drene eder, yara bakımını çok iyi sağlarlar. İyi bir sağlık memuru her acil servise hekim kadar gereklidir. Hele ki günümüz tıp fakültelerinden bir nazogastrik sonda, bir foley kateter takmamış, bir apse drene etmemiş, gerçek bir hastanın kesisini sütüre etmemiş doktorlar mezun oldukça sağlık memurlarının ne kadar kıymetli oldukları, aslında yasal mesuliyetleri olmamasına rağmen ne kadar işi omuzlarına aldıklarını görmüş oluruz. Yasalara göre bir sütür bile atmadan mezun olmuş pratisyen hekim sütürü atmalı ancak sağlık memuru tek başına sütür atmamalıdır. Önce iyi hekim yetiştirip sonra yasal değişiklikler yapmak yerine, önce yasal değişiklikler yapıp sonra pratikte bu işin yürümeyeceğini anlayamayacak insanlar yüzünden zaten bazı uygulamalar yap-boz olmuyor mu? Teorikte atmaması gereken sütürü pratikte atmak zorunda kalan sağlık memuru hak ettiği ücreti alıyor mu peki? ASLA! Saatlerce belki bir psikopatın kolundaki kesiyi dikmekle uğraşıyor, ona ne diller döküyor, adama rağmen adama iyilik yapıyor da sonunda tüm işlem puanı hekim üzerine kaydediliyor! Hekim ilk başta muayenesini yapıp primer sütürle kapatılabileceğine karar vererek bilgisini konuşturdu  ve yasal sorumluluğu üzerine aldı. Ancak alın terinin hakkını ödemeden, marifet sahibi takdir edilmeden çalışma barışı sağlanabilir mi? Bu sağlık memurlarının hakkı yıllardır yenilmektedir. Dobra olmak gerekirse bu durum hekim kesimimizin pek de umurunda olduğunu söylemek mümkün değil. Herkes alacağı paraya bakar olmuş, diğer bir kimsenin haksızlığının giderilmesi için eğer kendi kazancından bir küçük fedakarlık edecek olsa feryat eder hale gelmiş. Paraya olan sevgi ve ihtiyacımız en temel insani erdemlerden olan adalet hissimizi katletmiş!

Acil hekimine gelecek olursak… Tüm Türkiye’ de hastanelerde yapılan muayenelerin 1/3’ ü acil servislerde yapılmaktadır. Yani tüm branş hekimlerinin toplam yaptığı muayene 2 ise, sadece acil hekiminin baktığı hasta sayısı 1! Peki tüm hekimler içerisinde acil servis hekimlerinin oranı 1/3 mü? Hayır! Hem herkesten fazla çalıştırılıyorlar hem de karşılığını alamıyorlar. Zira hiç kimse döner sermayesini %100 ünü kendi kliniğinden almıyor. Niçin? Birazını kendi kliniğinden birazını da hastane ortalamasından al ki, o ay az çalışmış, az hasta bakmış diğer hekim arkadaş da kazansın! Kazansın kardeşim de niye benim hakkımı kesiyorsun? Sen bana hak ettiğimi vermeyip oluşturduğum döner sermayeden diğer branşlara para aktarıyorsun. Madem bu kadar hasta bakıyorsun, bu kadar yoğunsun bari hakkını al diyen yok. Hele dokuz günlük bayram tatillerinde…Aman Allahım en adaletsizi de bu uzun tatiller. Tüm poliklinikler kapalı ve sadece acil servis hasta kabul ediyor. Normal zamanda 100 hasta bakan adam bu uzun tatillerde 150 hasta bakmaya başlıyor, polikliniğe gidemeyen hastaların acile başvurması yüzünden. Yani diğer branşlar 9 gün poliklinik yapmıyor diye hastane geliri azalır. normalden daha fazla çalışan acil hekimi 9 gün tüm sağlık sisteminin primer ulaşılabilen tek hekimi olmasına rağmen, döner sermayesinin bir kısmını ortalamadan aldığı için o ay, acil hekimi de düşük döner alır! Mantığa bakın! Performansı artmış olmasına rağmen performans sisteminin saçmalığı yüzünden döneri düşer. Bu şartları gören hiç kimse de acil tıp branşını yazmaya yanaşır mı OHAL olmasa. Son yılların kadrosu en fazla boş kalan branşı acil tıp branşı olarak dikkati çekmektedir. Bu sefer de kadrosu bu adaletsizlikler yüzünden tam dolmayan acil servislerde çalışmak zorunda kalan diğer acil hekimleri daha fazla çalışmak, eksiklikleri kompanse etmek zorunda kalıyorlar. Kısır döngü şeklinde adaletsizlik branşın cazibesini kaçırıyor, cazibesi kaybolan branşta hali hazırda çalışmakta olanlar ise iyice eziliyor. Onun ezildiğini görenler acilden korkup bu branş yapılmaz der hale geliyor. Oysa cildiye bölümü tıpta uzmanlık sınavında en yüksek puanı alıyor ve herkesçe tercih ediliyor. Bu kadar yüksek puanla tercih edilmesinin sebebi irdelenmediği için sistemi ayakta tutanlar hak ettikleri ücreti almıyor ve ilgiyi göremiyorlar. Cildiye hekimlerimizin yaptığı işi küçümsüyor değiliz. Sistemin işleyişi açısından bir düşününüz. Cildiye hekimleri bir aylık eylem yaptılar, sistem ne kadar aksar? Bir de düşünün tüm acil tıp hekimleri değil bir ay, sadece bir gün çalışmasa sistem nasıl aksar? Bu adaletsizliği görmek için bunu hayal etmek bile yeter.

Son bir husus da genel bilinen adaletsizliklere ek olarak acil servislerde mesai kavramı net olarak ortaya konmadığı için gece yapılan mesainin de gündüz ile bir tutulmasıdır. Örneğin aylık mesainin 168 saat olduğu bir ayda, bir acil sağlık çalışanı 24 saatlik 7 gün çalıştığı takdirde mesaisini doldurmaktadır. Ancak gece yaptığı mesai ile, sabah 08:00-17:00 arası çalışan bir memurun mesaisi bir kabul edilmektedir. Oysaki sosyolojik ve fizyolojik olarak gece çalışmanın insan bedeni ve toplumsal hayatı üzerindeki olumsuz etkisi, gündüz herkesle beraber mesai yapan bir kimseden çok farklı olmaktadır. Bununla birlikte bir acil servis çalışanı dini bayramların ilk günlerinde çalıştığı takdirde ekstra ücret ile ücretlendirilirken, hafta sonları ve diğer tatil günlerinde çalışması normal mesai gibi gözükmektedir. Örneğin; ayda 8 gün 24 saat çalışan bir acil tıp uzmanı 5 gün hafta içi 3 gün de hafta sonu çalıştığı takdirde, hafta sonu çalışmasıyla hafta içi çalışması arasında ücret olarak hiçbir fark uygulanmamaktadır. Bu da adaletli bir yaklaşım olmayıp, hafta sonu ve diğer tatil günlerinde çalışma hevesini kaçıran, insanın çalışma azmini kıran bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dr. Ensar DURMUŞ

Kaynak: http://turkiyesagliksistemi.blogspot.com.tr/2017/03/acil-saglk-sistemi-sorunlar-2-gelir.html

Yorum bırakın