MERAK MEDRESESİ – NEYİN TERCİHİ?

Tercih, kerameti kendinden menkul bir kelime. Bu hüsnükabul gösterdiğimiz sözcüğün kökenine indiğimizde, dilimize Arapça’dan kazandırılmış olduğunu görüyoruz. Ruchan kelimesinden mütevellid tercih, ağır basanı yeğlemek anlamına gelmektedir. Yani özünde, önünüzdeki seçenekler içerisinden, sizce ağır basanı öne çekmek diyebiliriz.

Kelime kökenlerini öğrenmenin kimileri için sadece bir merak olarak görülmesi ya da bu durumun hiç umursanmaması da bir tercihtir. Ama hayatı sınavlarla sınanan ve bu imtihanların ardından “yarınlarını” kurabilmeleri için önlerine bir tercih kılavuzu konan çoğu genç arkadaşımız için “merak”, harlanması gereken bir duygudur.

Meraklanmak, sizin ya da zihninizin dahası kabınızın yani bedeninizin en güzel hasletlerinden biridir. Ve yarınından bihaber yaşayan biz insanları zinde tutan söz gelimi birçok duygumuzdan biridir. Meraklanabilmek bir maharet olmadığı gibi bu işin bir mahiri de yoktur. Yani çırak olmak isteseniz de çıraklık yapabileceğiniz bir müessesi yoktur.

Merakınızı içinizdeki bir tohum gibi düşünürseniz ve onu büyütebilmek için güneşe, toprağa ve suya ihtiyacı olduğunu bilirseniz önünüzde başka bir engel kalmayacaktır.

Merak beslemek ve onu büyütebilmek.

Her canlının ihtiyacı olduğu üzere, merakımızın da güneşe, toprağa ve suya ihtiyacı vardı. Madem alegorik olarak bir tohuma benzettik merakı; toprağı zihne, güneşi kalbe ve suyu eğitime benzetebiliriz.

Zihin mahsulümüzden en iyi verimi alabilmek için; toprağımızı doğru bir akılla tanzim etmeli, güneşimizi doğru bir açıdan ve doğru bir zamanda almalı ve en önemlisi suyumuzu günlük ve ölçülü bir biçimde vermeliyiz. Bunlarda oluşacak eksiklik tohumunuzun, fidana dönmesini ve belki de büyüyüp ağaç olmasını engelleyecektir.

Zihin toprağımızı ve diğer etmenleri etkileyen en önemli unsur ailemizdir. Bir diğer en önemli unsur ise çevredir. Bu ikisini dengeli bir şekilde tutup, doğru bir akılla yönetebilirsek ekeceğimiz tohumun akıbetinden endişe etmemize mahal verecek büyük bir yükten kurtulmuş oluruz.

Doğru akıldan beklenecek asgari ölçüler nelerdir?

En önemlisi varlığından haberdar olup, diğer varlıkların da var olduğunun bilincinde olmaktır. İnsancıl olmanın yanında dünyacıl da olabilmeli ve yanlış olduğuna kanaat getirdiğin tüm her şeyden uzak durmalısın ki zihin toprağında heyelana mahal verilmemeli. Düzenli aralıklarla “muhakemeli” bir şekilde sürmelisin ki toprağın hava almalı, tohumun rahat kök salabilmeli.

Kalp güneşinden nasıl yararlanılmalı?

Merak tohumunuz, toprağın altındayken kalpten gelen sıcak ışınlardan da beslenir. Buradaki mukavemet ölçünüzü vicdan perdenizle ayarlayabilmelisiniz. Peki perdenizin kumaşında ne olmalı? En önemlisi ahlak ve illa edep! Muhasebeli ve muktesit bir kalp güneşi, tohumunuzu zinde tutacaktır ve nüvenizin muhtevasına iyi gelecektir.

İlim kuyusundan su çekmek!

Neyin tercihi? En önemli sorularımızdan biriydi ve yazımızın tercihe bakan yönü burasıydı. Merak tohumumuz daima içimizde olmalı ve onu ölçülü bir şekilde sulamaya devam etmeliyiz. Ve suyu, ilim kuyusundan çekmeliyiz ki günü geldiğinde meyveye duracak olan ağacımızdan en iyi şekilde istifade edelim.

Günümüz teknolojisi, ilimi ve fenni bilimi birçok alt başlığa ayırmış olsa da eskimeyecek olan bir şey varsa, o da okumaktır. Sadece okumak olmamalı; beslediğimiz merakımızla bu okumaları gerçekleştiriyor olmalıyız. Yarın hangi sanatın, zanaatın ya da mesleğin emekçisi olacağımız bir tercihtir. Ve önemli olan sizce ağır basan bu işi, nasıl yapıyor olduğunuz ve niçin yapıyor olduğunuzdur. Hedefiniz günü kurtarmak ya da gününüzü gün etmek olmamalı! Aksine gün sonundaki muhasebenizi, çetele tutmalısınız. Ve tuttuğunuz çeteleyle gününüze ne kattığınıza ve ne katacağınıza bakmalısınız. Ne dün hükmünce yaşamalı ne de yarının şüphesine yaklaşmalı!

Merak Medresesi

Dengeli olmak ve mihenk taşınızı doğru yere oturtmak size kalmıştır. Yapacağınız üniversite tercihi, meslek tercihi ya da diğer tercihler olsun, “Merak Medresesi’nden” mezun büyüklerinizden tedris ve nasihatlar almanız ümidiyle! İlla mektepli aramayın, herkesin yolu düşmemiş olabilir;kimi zaman alaylısı da makbuldür.

Yorum bırakın