Lyme hastalığı nedir?

Köpeklerle beraber insanlarda da görülebilen bir hastalıktır.
‘Borrelia burgdorferi’ mikrobunun yol açtığı hastalık ilk kez 1970’li yılların ortalarında çocuklarda teşhis edildi. Hastalık tedavi edilmediği takdirde sinir sistemi sorunlarına ve eklem ağrılarına yol açıyor.

Tüm diğer prokaryotlar halkasal kromozoma sahipken, bu bakteri doğrusal kromozoma sahiptir. Diğer bakterilerden farklı olarak invazin proteinleri ve hareketli olma özellikleri sayesinde hücrelerin içine girebilirler. Bakteri konak hücreye tutunur ve bu esnada invazinleri ile konak hücreyi uyararak enzim salgılamasını sağlar. Bu enzimler spiroketin burgu hareketi ile konak hücreye girmesine yardımcı olan sindirim enzimleridir. Patojenitesini yöneten gen sayısının fazlalığı da bu bakteri arkadaşımızı ayrıcalıklı yapmaktadır. Hücre içine ve dokuların derinliklerine saklandığı için bağışıklık sisteminden saklanmayı başarır. Bu nedenle bu bakteriyi labaratuvar testleri ile %100 tespit etmek mümkün olmamaktadır. En başarılı test olan western blot’da bile %20 yalancı negatiflik bulunmaktadır.

Normalde kronikleşmiş enfeksiyonlarda igg’nin, yeni bulaşan enfeksiyonlarda ise igm’nin belirleyici olduğu düşünülür. Oysa bu bakterinin kronik evresinde igm pozitifliği gözlenirken igg negatif olabilir. Bunun sebebi bu bakterinin protein yapısını sürekli değiştirmesi ve saklandığı anlarda vücudun enfeksiyonun geçtiği düşüncesi ile uykuya dalmasıdır. Bu nedenle vücudumuz sürekli yeni bir enfeksiyona yakalandığını sanar ve bu yeni protein yapısına karşı igm’leri oluşturur.

Erken dönem lyme hastalığı, geç dönem lyme hastalığı ve kronik lyme hastalığı şeklinde 3’e ayrılır. Bakterinin hastaya bulaşmasından kısa zaman sonra ateş ve erythema migrans denilen alerjiye benzer bir halka dikkat çekmektedir. Ancak bu halka ve erken dönem belirtileri her hastada gözlenmemektedir. Geçmişte %80 kabul edilirken son araştırmalar %25’e kadar düştüğünü göstermektedir. Geç dönem lyme hastalığında da yine lyme’a has enfeksiyon tablosu gözlenir. ancak kronik dönem bu hastalığı ayrıcalıklı yapan dönemdir. Hem bakterinin vücuda girmesinden çok uzun yıllar sonra ortaya çıkması hem de diğer hastalıkları taklit etmesi nedeniyle yanlış teşhis listenin zirvesinde yer almaktadır.

Bu hastalığın amerikadaki ismi “büyük taklitçi” dir. Çünkü kronik dönemde 200’den fazla hastalığı taklit edebilmektedir ve bu hastalıklardan ayırt etmek oldukça zordur.

Bugün bilim adamları lyme hastalığının, aralarında depresyonunun da olduğu, çok çeşitli psikiyatrik semptomlara neden olduğunu da keşfettiler.

New yorklu bir hasta, hastalığın yaşamını nasıl cehenneme çevirdiğini fark eden ilk kurbanlardan. 1992 yılında depresyon nöbetleri başladığı zaman 4 yıl önce bir kene tarafından ısırıldığını doktoruna anlatmak aklına dahi gelmemişti.

Bugüne dek yaşamının büyük bir kısmi psikiyatri kliniklerinde, hastanelerin acil servislerinde (intihar girişimi nedeniyle) ve hapishanede (tehlikeli saldırganlık ve hakaret) geçen joe, en sonunda new jersey’deki bir doktor tarafından lyme testine tabi tutuldu.

Sonuç pozitifti. Uzun süren bir antibiyotik tedavisinin sonunda joe çok hızlı ve dramatik bir şekilde iyileşti. Ancak yaşamının geri kalan kısmında psiko-tropik ilaç tedavisine devam etmek zorunda kaldı.

Bazı psikiyatristler, dünyada binlerce insanın, farkında olmadan lyme-kaynaklı depresyona yakalanmış olabileceğinden korkuyor. Lyme hastalığının tek sakıncası teşhisinde yaşanan zorluklar değil (bazı laboratuvar testleri güvenilir olmayabiliyor); depresyon kene ısırığından 10 yıl sonra ortaya çıkabiliyor. Amerikan hastalık kontrolu merkezi’ne göre lyme hastalığında 10 vakadan 9’u rapor edilmiyor. Dünyada 15 çeşit borrrelia’nın bulunduğu sanılıyor.

Yorum bırakın