Bu mesleği neden yapıyorum?

Türkiye’de kadın olmak zaten zor, kadınların sorunlarına en yakından şahit olan bir kadın hekim olarak kaleme aldım bunları;

Kadınların dertlerine bir nebze çare olmak yetiyordu çoğu zaman. Ama eşlerinden gördükleri şiddeti gördükçe o şiddetin hekimlere yansımasına birebir yaşadıkça daha çok anladım onları. Daha çok sordum kendime! #DrAynurDağdemir’de sormuştur eminim kendine çoğu zaman. Ve kadına şiddeti önleyeceğim derken kendi canından oldu. Hastanenin 5. Katına bıçakla çıkabilen bir erkek müsveddesi tarafından kalbinden bıçaklandı.

Daha önce paylaştığım yazı ile anmak istiyorum meslektaşımızı bir gün içerisinde bir kadın doğumcu neler ile karşılaşıyor, neyin çabasını veriyor anlayalım diye;

Sabah 06:00.. yollar boştu yetişebildim hastaneye.. şimdi bir kahve içip vizitleri hazırlayayım.

06:15.. Doğumhane çok dolu. Geceki ekip iyi çalışmış anlaşılan. Daha doğum için bekleyen 3 hasta var doğumhanede .. bir muayene edelim bakalım..

ilk gebe 5 cm, biraz bekleyebilir bu.. ikincisi 3 cm.. sonuncusu tam açık olmuş.. doğurtup öyle başlayayım vizite bari..

06:45.. Doğum oldu.. anne iyi bebek iyi.. mesleğimin en güzel anı..
servise geçip vizitleri hazırlayayım..

07:00- doğum servisindeki ilk hasta gebelik şekeri olan hasta.. hımm.. şekerleri pekte iyi gitmiyor. buna bağlı bebek iyilik halinden de emin olamadım. ileri değerlendirme yapalım. hastaya aç kalmasını söyleyeyim bari..

07:15.. ikinci hasta anne adayı 39 yaşında ileri kalp hastalığı var. Kardiyoloji  hekimleri gebeliği yasaklamış aslında. 34 haftalık gebe.. Anne adayı solunum sıkıntısından düz yatamıyor. oturur vaziyette yatıyor. ”Bu bebeği sen mi istedin?” diyorum.. ” Hayır, doktor hanım. Ben çocuk istemedim, zaten 3 tane var şükür. Bunu eşim istedi.” diyor hasta. ”şimdilik bebek iyi, ama sen iyi olacak mısın bakalım. Kardiyoloji hekimleri ile durumunu konuşalım” diyorum.

07:20 sonraki yatakta dün benim yatırdığım 14 yaşında gebe bir hasta var; 12 haftalık gebe. Çocuğun o kadar güzel gözleri var ki.. O gözlere dün bakamamıştım. Babasının arkadaşı tecavüz etmiş kızımıza..
nasılsın diyorum, cevap yok. Ağrın var mı sancıların olmazsa seni kurtaramayız diyorum bu durumdan.. yine cevap yok, ama yüzünden anlıyorum; ağrı geliyor ara sıra..

Diğer yatak vizitleri bitince doğumhaneye dönüyorum. Doğum için bekleyen gebeleri tekrar değerlendiriyorum.. gebenin birinde bebek kalp atımlarının hafif düştüğünü tespit ediyorum, sezaryene almak istediğimi belirtiyorum anneye.. bebeğin sıkıntıda. ben bilmem eşimle konuşun diyor. Ülkemin acı gerçekleri kadınlar kendi bedenleri üzerine tek başına karar alamıyor ne yazık ki. Eşin nerede, diye soruyorum gebeciğe.. Eşi evdeymiş. Kaldıramamışlar.. telefonu da açmıyormuş. nasıl bekleriz, böyle devam ederse bebeği kaybetme riskimiz var diyorum. ben karar veremem diyor. elim ayağım birbirine dolaşıyor. kendisi izin vermeden ameliyata da alamıyorum. yakınlarını aramaya çalışıyorum . Kaynanası var kapıda. Ona diyorum eşine ulaşma şansımız yok mu? anlatıyorum durumu. Kadın çaresiz. Ne uygunsa onu yapın diyor hocam.  Dönüyorum tekrar gebeciğe.. Bak kızım diyorum seni ameliyata almamız lazım. bebeğin ölecek yoksa yakınların ile konuştum. eşin telefonu açmıyor. Bu durumda karar vermek sana düşüyor. zaman kaybetmememiz lazım.  ” peki.. ” diyor kadın. ameliyata bir an evvel çıkarıp çocuğu doğurtuyoruz. İlk başta biraz ses çıkarmıyor. korkuyorum. hayata baştan böyle başlaması içimi yakıyor bu çocuğun. sonra Allahtan çocuk doktorları müdahale ediyor. pespembe oluyor.. küçücük bir kız çocuğu.. ağlıyor.. ameliyathane onun çığlıkları ile dolarken.. rahatlıyoruz..

sonra tekrar doğumhaneye iniyoruz.. Sonraki gebemizde doğurdu doğuracak.. kadına bütün gücüyle ıkınmasını söylüyorum. ıkınıyor. bir erkek bebek dünyaya geliyor.

12:00 poliklinikten yatan gebeleri değerlendirmem lazım, diyip ağzıma küçük bir ekemk içinde az biraz peynir atıyorum. açlığımı bastırır, nasılsa diye.
14 yaşındaki kızımızın biraz kanaması olduğu bilgisini alıyorum. muayeneye çağırıyorum. Atıyor sonunda. materyalleri savcılık genetik inceleme için istiyor. uygun şartlarda saklayıp polisleri bekliyoruz. kızımıza psikiyatri konsültasyonu istiyoruz.

kalp problemi olan gebenin solunum sıkıntısı artıyor. Kardiyoloji ile görüşüyoruz. bu gebelik böyle devam edemez diyor.. anneyi doğuma almamız lazım. Doğum riskli.. anne hayatı kaybedilebilir.. eşine ve kendisine açıklıyorum durumu.. kadın çocuklarını görmek istiyor. Eşi gidip getiriyor. çocukları ile vedalaşıyor önce anne..

sonra eşine bakıyor.. eşine hiçbir şey demiyor.. ben hazırım diyor doktor hanım. tamam diyorum. alıyoruz anneyi.. içeri girerken eşi geliyor yanıma.. Doktor diyor.. Eşime bir şey olursa senden bilirim.. Eşim yaşamalı diyor.. yoksa sonrasını sen düşün.. neyini ben düşünecekmişim demek istiyorum. ben bir annenin ölmesini istermiyim?

diyemiyorum..

susuyorum.. muhtemelen ameliyat masasında kalacak bir kadın için üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimden..

saat: 17:25.. bu saati ömrüm boyunca unutamayacağım.. bebek sağlıklı bir şekilde doğuyor.. anne hemen sonrasında kalbinin durması ile kendinden geçiyor.. müdahale etmeye başlıyoruz. Bir taraftan anestezi ekibi, bir taraftan ben yaklaşık 50 dakika müdahale ediyoruz. yanıt vermiyor.. Anneyi kaybettiğimizi kabul edip olduğum yere yığılıyorum..

çocuğunu gördü öptü hiç olmazsa diyorum kendi kendime.. kokusunu aldı..

bu mesleği neden yapıyorum diyorum??

aşağıdan haber geliyor, plasenta previa (bebeğin eşi doğum yoluna yerleşmiş) kanamalı bir eski sezaryenli gebe yatıyor diyorlar.

ben çıkıp ölen annenin yakınlarına bilgi vermeye çalışıyorum.. baba yakama yapışıyor. güvenliği çağırmıştık. Güvenlik babayı alıyor..

ben ameliyathaneye çıkıyorum..

saat 21:00 .. Ameliyata girmeden aileye rahimin alınabileceğini söylüyorum. kanama durmazsa yapacağımız başka birşey yok diyorum. kaynana olmaz diyor.. o rahim alınırsa kadın olmaz artık.. biz napalım öyle gelini?

saat 22:00.. bebek sağlıklı bir şekilde çıkıyor.. ama annenin kanaması durmuyor. rahimi almak zorunda kalıyoruz.

saat 23:00 .. rahmini aldığımız için hastanın yakınları tepkili.. bütün sülale camı çerçeveyi indiriyor..

kendime soruyorum.. bu mesleği niye yapıyorum?

saat 02:00 … ortalık sakin.. bir kahve içeyim diyorum.. servite yatan şeker hastalığı olan gebenin şekerinin çok arttığı haberi geliyor.. insülin ile araya girilmesini söylüyorum. kan gazı alıyorum, idrar tahlili gönderiyorum.. NST’ye bağlıyorum..

kan gazı idrar normal.. ama bebek iyiyim demiyor NST’ye göre..

Acil ameliyat diyorum.. Tepki alacağımı düşünüyorum aileden..

Aile her şeyi bana bırakıyor.. Siz ne derseniz o diyor hocam..
Saat 04:30.. anne de bebek te sağlıklı bir şekilde odalarında uyuyor..

içim rahatlıyor.. kahve de içememişim.. gözlerim oturduğum taburede kapanıyor..

06:00.. sabah oluyor.. ben hala işlerimi halletmeye çalışıyorum.. yarım saat ya uyumuşum ya uyumamaışım..

eve gitmek için hazırlanıyorum..

eve giderken kendime yine soruyorum…

Sahi.. ”ben neden bu mesleği yapıyorum?”

Kaynak: Dr. Kubra IRMAK

Bu mesleği neden yapıyorum?” üzerine 8 yorum

  1. Paylasımlarınız cok guzel.benim bir sorum var.ablam surekli dusuk yapıyor ama cozumunu sebebini net ce bulamıyor lar.çok hastaneye gitti.ama sebebi bulunamıyor.ana sebebi ne olabilir sizce.donus yaparsanız sevinirim.

    Beğen

    1. Hekimlik kutsal filan değil, kendimizi kandırmayalım…çekirdek çitler gibi harcanıyoruz. Sadece alışkanlık olduğu için yapıyoruz bence, yıllarca bambaşka kavramlarla düşünen, yıllarca nöbet tutan biri başka ne iş yapar korkusuyla devam ediyoruz… Bugün çaresiz bir hasta yakınına benim de çaresiz olduğumu söyledim, ne sanıyorlar bizi tanrı mı? Ben de öleceğim bir gün, onlar gibi ölümsüz değilim çünkü… Reva bütün bunlar bu topluma, ben dahil…

      Beğen

  2. sizler Tanrının bu dünyadaki elisiniz bana göre….yaptığınız iş olağanüstü mucizevi…sizlere kızsalarda…bağırsalarda..dövselerde…hatta son zamanlarda dahada ileri gittiler…öldürselerde…sizler hayat vermeye…devam edeceksiniz…hekimlerle gurur duyuyorum….aranızda çok kıl olanlarda var tabii ama onları görmemeye çalışıyoruz….hayatı veren Tanrı…..ama kurtaran sizlersiniz…<3 iyiki varsınız…BENİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDİN..demiş ATATÜRK….çokta doğru söylemiş…<3

    Beğen

  3. çalışmak ibadettir.Tercihinizi kutsal bir görev yönünde kullanmışsınız.İbadet ediyorsunuz.Allah bu coşkunuzu kaybettirmesin, sizlere de sağlık versin çünkü bu ülkenin ve insanlığın sizin gibilere ihtiyacı var.

    Beğen

  4. Hastalandığımızda sizleri kurtarıcı olarak görüyoruz. Ne var ki hastaneler gittiğimizde en ufak bir aksilik olunca acımasızca eleştirdiğimiz insanlarsınız.Mesleğinize sonsuz saygım var. Allah kolaylıklar versin.

    Beğen

  5. ÖFKEMİ İFADE EDECEK KELİME BULAMIYORUM.EŞİNİN DURUMUNU BİLDİĞİ HALDE 3 ÇOCUĞU TAM 3 ALLAH GÖZÜNÜ DOYURSUN DAHA EVDEKİ ÇOCUKLARINA BABALIK EŞİNE KOCALIK YAPAMADIĞIN HALDE BİR DE UTANMADAN ALLAHTAN KORKMADAN BİR ŞEY OLURSA SİZDEN BİLİRİM NE DEMEK YA ,PEKİ ÖBÜR KAYINVALİDE SEN NASIL KADIN SIN NASIL ANNESİN BİZİM TOPLUMUMUZUN BU İKİ YÜZLÜLÜĞÜ BENİ HASTA EDİYOR.KADINLARIN ERKEKLERDEN DAHA FAZLA ERK’E DÜŞKÜN OLMASI BENİ HASTA EDİYOR. BU VİCDANSIZLIKLARI İLE BİRDE ALLAH BİLİR KADER DEMİYORLAR MI ALLAH ÇARPSIN SİZİ DİYORUM.ŞUURSUZ BEYİNSİZ SEN ÖNCE ELİNDEN GELENİ YAP SONRA ALLAH BİLİR KADER DE.ÇOLUK ÇOCUK DAMACANA EŞEK DEMEDEN TECAVÜZ ET,SONRA EN BÜYÜK AHLAK BEKÇİSİ OL.NASIL YAPARIZ BİLMİYORUM AMA BİR AN ÖNCE HEM KANUN HEM TOPLUM KURALLARI DEĞİŞMELİ VE BUNUN İÇİN HAREKETE GEÇMELİYİZ.

    Beğen

  6. Bir insanin okuyunca bile depresyona itecek kadar uzucu olan sey sizin bir gunluk normal hayatiniz:( Allahu taala sizin ve sizin gibi tum beyaz meleklerin once ruh sagligini korusun. Gozlerim doldu okurken artik gun bitsin evine gitsin diye 😦

    Beğen

Yorum bırakın