Sistemin ”Muayene oldum zannetsin hemen ölmesin” TAKTİĞİ..!!!

Sağlıkta dönüşüm programı  ile çağ atladığı iddia edilen bir devletin sağlık bakanlığı’na bağlı olarak hizmet veren bir devlet hastanesi’nin başhekimlik çalışma talimatı.

Uzmanlık sonrası mecburi hizmetim Türkiye’nin büyükşehirlerinden birinin tarihi bir serhat boyu ilçesi’nin büyükçe bir devlet hastanesi’ne çıkmıştı. Ankara ve sonra İstanbul’un üniversite hastanelerinde geçen öğrencilik ve uzmanlık/asistanlık yıllarım nedeniyle sağlık bakanlığındaki vahşete henüz tam olarak maruz kalmamış bir monşer olarak görev yerime geldiğimde; halk, hekimler ve yöneticilerin içinde debelendikleri gayya kuyusunu ilk defa bu kadar yakından görüyordum.

Hakkında sadece gözlem yaparak atıp tuttuğumuz hatta yazıp çizdiğimiz performans sistemi katliamına birebir tanık olmak, ön cephede siperlere ilk defa giren yeni mezun teğmen hissiyatı uyandırmıştı bende.

Polikliniklerde muayene etmemiz beklenen hasta sayıları 100’ün üzerinde; yapılıp raporlanması gereken randevu verilmiş ekokardiyografi, eforlu ekg testi, holter ekg’ler günlük 50 civarındaydı. O dönemde alanımdaki tek uzman bendim ve iş bölümü yapabileceğim bir meslektaşım da yoktu.

Sağlıkta dönüşüm sisteminin aslında yegane kurtarıcısı olabilecek aile hekimliği sevk zinciri sistemi işlemediği, herkes canı istediği gibi her uzmanlıktan randevu alabildiği için gördüğüm 20 kişiden en fazla 1’inin gerçekten uzman hekim tıbbi yardımına ihtiyacı vardı ama dışarıdaki korkunç kalabalık içinde o kişiler de heba olup gidiyorlardı. Kız arkadaşı terk ettiği için çarpıntı hisseden 20 yaşındaki delikanlı ile 3 damarında koroner stent olan şeker hastası 70 yaşındaki beyefendiye eşit şekilde 3 dakika ayırmamızı dayatan sistemi olsa olsa bir dış mihrak, kitapsız gomonist pol pot falan dizayn edebilirdi…

Böyle olmayacak deyip kendisi de bir uzman hekim olan başhekimin yanına çıktım…

“- x Abi, durum böyle böyle. Zaten acil hastalarda bir kısıtlama yok. Millet orayı da poliklinik gibi kullanıyor. Ancak bari polikliniklerdeki kayıt sayısına müdahale edin. Bir sınırlandırma getirelim. Bu şekilde ne mesleki ne de vicdani olarak yaptığım işten memnun değilim.

— Bak minibus hocam, geçen ay toplantıda komşu ilçeye gore hasta sayımızda %10 azalma olmuş diye il sağlık müdürü demediğini bırakmadı. herkesi alın, daha fazla poliklinik açın diye esip yağıyor adam!

– Abi tamam anlayabiliyorum. Ancak bakın kimse tansiyon ölçmüyor, muayene yapmıyor artık. tetkik iste yolla kime gelirse gelsin modunda takılıyor herkes. Bana gelen adamın kalbini dinlemeyecek, tansiyonunu ölçmeyecek miyim!? Bunları yaparak bu sayılar erimez…

— Hocam senden hastana teşhis koymanı, tedavi etmeni isteyen var mı? yav gelsin adam al stetoskobu masandan kalkmadan kafasına koy, dirseğine koy, ne bileyim  kulağına koy! doktor beni dinledi zannetsin. muayene oldum sansın, tatmin olsun yeter. Hastane çıkışı ilk 24 saat içinde ölebilecek hastayı kaçırma. bizden başka bir beklenti yok doktorcum

Bu yorum sonrası direnmeyi bıraktım. Önerilerimden vazgeçtim. Benim poliklinik bir süre her gün akşam 7-8’e kadar sürdü. şükür personelim arıza çıkarmadılar da orada nispeten insani bir hizmet vermeye çalıştık. Sonradan birkaç arkadaş daha geldi ve şartlar bir nebze düzeldi. Bir süre sonra da yeni bir atama ile oradan ayrıldım ancak mevcut durumda en ufak bir değişiklik de olmadığını biliyorum.

“Sağlıkta dönüşüm” konusunda, hekimler olarak performans sistemi-sağlık çalışanlarının koşulları ile ilgili sızlanmalarımızdan, mecburi hizmet var diye ağlamaktan, çalışıp döner alamıyoruz diye mızmızlanmaktan çok;
bu sistemin 80 milyonu birer birer öldüreceğini, korkunç bir halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya olduğumuzu daha çok vurgulamamız gerektiğini de yeniden hatırlamamız ve anlamamız gerekiyor.

Büyük bir propaganda makinesi çalışıyor, çarpıklıkları anlatabilmek güç ama emin olun hiçbir yandaş gazete; çocuğunu, anasını, eşini yıllarca hastane hastane gezdirip tanı koyduramayan, yoğun bakımda yer bulamayan, ameliyat sırası beklerken sevdiklerini kaybeden, sayıları da her geçen gün logaritmik şekilde artan yüzbinleri kandırmaya yetmeyecek…

Kaynak:Ekşi sözlük

 

Yorum bırakın