Sağlıkta reform dediğimiz şey böyle olmamalıydı.

Yıl 2016..

Ey Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkes, sağlıkta yapılan reformdan memnun musunuz? Benim ki de soru mu şimdi, tabi ki de memnunsunuzdur..!

Çünkü sağlıkta yapılan reform sana sağlık çalışanlarına, doktorlarına dilediğin gibi hakaret etme ve şiddet uygulama imkanı sağladı. Onların da dövülebildiğini fark ettin, nasıl memnun olmazsın değil mi? Ayrıca, içinde “hizmeti aldığın kişiye güvenme, bir diğerine de mutlaka başvur” nasihatının bulunduğu reformun kıymetini bilmek, nankörlük yapmamak lazım, değil mi?

“Herkes özel hastanelerden dilediği gibi faydalanabilecek, ceplerinizden doktorun elini çekeceğiz” sözleriyle başlayan reform, cebimizde kime ait olduğunu bilmediğimiz elleri bulmakla sonlanmaya başladı bile..

Ey hastalar.. ! “Sakın  ola ki tek doktorla kalmayın, gezin”  Çünkü sen ne kadar çok farklı doktora gidersen  maaşından o kadar para kesilecek. Biri elden istese o parayı kıyıp veremezsin, doktor istese “üçkağıtçı, paracı” dersin de gittiğin farklı  yerlerde aynı kan tahlilinin yapılıp durması hoşuna gidiyor değil mi?

Öyle bir reform düşünün ki o sektörde hizmet sunanların sunduğu hizmetten memnun değiliz diye bas bas bağırırken, hizmeti alanların memnuniyeti artmış olsun. Yani ahçı yaptığı yemeği beğenmezken, karnını doyuranların memnun olması gibi.. Ama olsun sağlıkta reform sana hangi doktorun hangi hastanede çalıştığını ve oraya nasıl gideceğini öğretiyor. Ne mutlu sana, artık telefonunda kayıtli birçok cankuş doktorun da var. Herkes seni 6 dakikayı geçmemek şartıyla dinliyor ancak sen hala hastasın, farkında değilsin. Üstelik artık ruhun da hastalandı da haberin yok.

Biliyorum arkadaşlar şu an size sitem edip, kızgınlığımı dile getirirken biraz ileriye gitmiş olabilirim..  Ne olur kızmayın bana. Bütün iyi niyetimle sizlere canı gönülden  söylüyorum ki; sağlıkta reformun bedelini ağır ağır ödemeye başladık..  

“Sağlıkta Dönüşüm Programı  olarak kamuoyuna lanse edilen program hem sağlık hizmeti verenler hem de sağlık hizmetlerinden faydalananlar açısından tam bir yıkım programı olarak deneyimlenmiştir. Yasanın ilk gündeme geldiği 2006 yılından beri gerçekleşeceği belirttilen tüm ihlaller ve hizmetten dışlanma biçimleri maalesef gün gibi ortada.

Biliyorsunuz, sağlığın paralı olmasında en önemli adım Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulamasıyla atılmıştır. Toplumsal ihtiyaçların değil kârın esas alındığı; insanlardan sağlık primi, katkı ve katılım paylarının alınmasının devreye girdiği zorunlu Genel Sağlık Sigortası (GSS) sisteminin can yakıcı maddeleri 1 Ocak 2012’de yürürlüğe girmiştir.  Sosyal güvenlik başta olmak üzere kamu hizmetlerinin finansmanının kaynağının artık devlet bütçesi değil, bu hizmetleri talep edenlerin yaptıkları ödemeler olacağı vurgulanmaktadır. Sağlık, sosyal hizmet ve sosyal güvenlik gibi hizmetlere ulaşmak ve yararlanmak her insanın hakkıdır. Bu hizmetleri bireysel olarak bir karşılık, “bedel” ödeyerek sunmak, onları “hak olmak”tan çıkarmak demektir.”

*1 liraya kadar olan ilaçlarda %20,

*1-2 lira arasındaki ilaçlarda %18,

*2-3 lira arasındaki ilaçlarda % 16,

*3-4 lira arasındaki ilaçlarda %14,

*4-5 lira arasındaki ilaçlarda %12,

*5-6 lira arasındaki ilaçlarda %10 zam yapılmasına ve bazı ilaçlarda kamu kurum indiriminin de azaltılması kararı almıştır.

”Sağlık Hizmeti Almak İçin Vergi Ödemek Prim Ödemek Yetmiyor! Üzerine bir de Cepten ödeme Yapmak Zorunda Bırakılıyoruz!”

İşte sitemim ve kızgınlığım hep bundan lütfen uyanalım ve  en kısa zaman da;

”Sağlık alanında katkı payı başta olmak üzere tüm ek ödemelerin kaldırılması, sağlık ve sosyal hizmetlerin herkese eşit, ücretsiz nitelikli ve anadilinde verilmesi için gerekli düzenlemelerin  yapılmasını, sosyal güvenlik sisteminin işverenleri ve özel kurumları değil halkı, kadınları, işsiz ve yoksulları gözeten biçimde yeniden gözden geçirilmesini, tüm bu usülsüz uygulamalara yol veren, özel sektörü gözetip işsiz, yoksul ve kadınları gözden çıkaran, paran kadar sağlık paran kadar sosyal güvenlik anlayışını dayatan 5510 sayılı kanunla yapılan tüm düzenlemelerin daha fazla mağduriyet yaratılmadan ortadan kaldırılmasını, ve sosyal sıfatını hak eden bir sosyal güvenlik  anlayışının oluşturulmasını  isteyelim.” Ne dersiniz?

Yorum bırakın