Terör toplum psikolojisini nasıl etkiliyor? Neler Yapılmalı?

Ülkemizde son 1 yılda gerçekleşen büyük terör saldırıları sonucu; “Kalabalık yerlere gitmeyelim”, “Sevdiklerimiz güvende mi?”, “Başımıza bir şey gelir mi?” gibi cümleler günlük yaşantımızın ayrılmaz birer parçası haline gelen endişelerin yansıması oldu. Birçok insan fiziksel olarak etkilenmenin yanı sıra ruhsal olarak büyük yara aldı.

Terör olaylarının tekrarlanmasının insanların “güvende olduğu” duygusunu zedelediğini belirten Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi üyesi Doç. Dr. Burhanettin Kaya, “Bu tür terörist eylemlere izin vermeyecek bir güvenlik ağının kurulması devletlerin asli sorumluluğudur. Aksi takdirde bu örselenmiş bir topluma yol açar” dedi.

Hürriyet.com.tr’den Buse Özel’e konuşan Doç. Dr. Burhanettin Kaya, ayrıca uzun vadede bu durumun insanlarda değersizlik hissine yol açacağını ve güven duygusunu yitireceğini belirtti.

Peki, bu durumla başa çıkmak için bireyler ve devlet neler yapmalı ve bu yaşananlar toplumun ruh sağlığında ne gibi etkiler doğuruyor?

“İNSANLAR SÜREKLİ KÖTÜ BİR ŞEY YAŞAYACAĞI ENDİŞESİ TAŞIYOR”

Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Burhanettin Kaya, terörün hem toplum hem de birey psikolojisinde yarattığı etkileri şöyle değerlendirdi:

“Çoğunlukla bu tür olaylarda “Bana bir şey olmaz” hissi oluşur insanlarda ancak son 1 yıllık zaman dilimi içinde güvende olma duygusunu sarsacak birçok şey ardart arda oldu ve artık “Ben de yaşayabilirim, ben de mağdur olabilirim” demeye başladı. Bu da maruz kalanlar ve yakınları kadar izleyenlerde yani tüm toplumda çeşitli derecelerde örselenmeye yol açtı. Bununla ilgili yapılmış yakın tarihli bir bilimsel çalışma olmasa da bize başvuran insanlarda travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) var.”

İNSANLAR NASIL HİSSEDİYOR?

• Sık sık yaşadıkları travma akıllarına geliyor.
• Öfke patlamaları ve tedirginlik yaşanıyor.
• Hafıza sorunları yaşanıyor.
• Ömrünün kalmadığı duygusu kronikleşiyor.

Bu etkiler, her an acı haber alacağı, her an kötü bir şey olacağı hissiyle ortaya çıkan yaygın anksiyete bozukluğuna neden oluyor.

HABERLERİ İZLEMEMEK DOĞRU MU?

Patlamaların çok fazla yaşanması üzerine zaman zaman “Haberleri izlemeyin” çağrısı yapılıyor. Doç. Dr. Kaya bu durumu şöyle yorumladı: İnsanların olaylar varken yokmuş gibi davranmaları kaçmaları doğru değil. Burada kaçınılması gereken haberin kendisi değil. Bu durumda en önemli hak kimin yaptığını bilme hakkı. Burada kaçınmamız gereken şey şiddet görüntüleridir. Örneğin habercilik anlayışı ile bağdaşmayacak, şiddet içeren görüntülerden kaçınmayı öneriyoruz. Basının o görüntüleri açıkça göstermemeleri gerekiyor. Şiddeti tarif etmeden medyanın haberdar etmesi lazım. Yani uzak kalmamız gereken şey haberin kendisi değil şiddetin tarifidir. Yokmuş gibi davranmak hem duyarsızlaştırma hem de travmanın işlenmesini güçlendirerek travmayı zorlaştırıyor.

“EKONOMİK KRİZ VE GELECEK KAYGISI MUTSUZLAŞTIRIYOR”

Bu saldırıların yanı sıra ülkede yaşanan ekonomik kriz, yoksulluk, işsizlik ve bunun yarattığı belirsizlik hissi, bu tür olayların ardından faillerin bulunamaması, gerekli güvenlik tedbirlerinin yeteri kadar alınamaması da bu travmaların etkisini ayrıca depresyonu artırıyor. Ayrıca insanların bir yas sürecine girebilmesi, orada ölenleri anması, dayanışma sağlanması lazım.

“PATLAMANIN ARDINDAN OLAY YERİ İZLERİ SİLİNMEMELİ”

Örneğin İstanbul’da yaşanan patlamaya bakarsak o gece tüm temizlik işçileri göreve çağırıldı ve hızla, belki olayın delillerini de yok edebilecek şekilde temizliğe girişildi. Oysa izlerin bir süre kalması, insanların yüzleşmesi gerekir. Hiç olmamış gibi bir durum oldu. Birkaç gün sonra köprü açılışı oldu. Köprü açılması tabii ki önemli bir olay ama basında köprünün ihtişamla gösterilmesi, tüm dünya Türkiye için yas tutarken, ülkede gerekli özenin gösterilmemesi, yayın yasağını eleştirenlere tepki gösterilmesi var olan travmanın etkilerini toplumda artırıyor.

“İNSANLAR OLAYI ANLAMLANDIRAMIYOR”

Bu tür olaylardan sonra hemen yayın yasağı konulduğu için insanlar olayı anlamıyor, anlamlandıramıyor. Bilgi işleme süreci bozuluyor, bir süre sonra kanıksamaya başlıyor. “Alışın” gibi söylemler de mesela yanlış çünkü bunlara, ölümlere alışmamak, normalleştirmemek gerekiyor. Bu duyarsızlaştırmaya yol açıyor. Örselenirken, duyarsızlaşıyoruz. Bir süre sonra insancıl duygular kayboluyor. “Ben değersizim, önemsenmiyorum” diyenler ile “Bunlar da acı mı?” diyenler arasında da bir ayrışma yaşanıyor. Bu güven duygusunu da zedeliyor.”

NELER YAPILMALI?

– Benzer bir saldırının tekrar yaşanmayacağı bir güvenlik ağı kurulmalı.
– Saldırıdan ruhsal olarak etkilenen herkesin koruyucu ruhsal destek alması gerekiyor.
– Bu destek rutin sağlık hizmeti haricinde, kamu desteğiyle olmalı.

Yorum bırakın