Tıp Fakültesi Öğrencileri Kadavra Görmeden Mezun Oluyor!

Kadavrasız anatomi dersi

Türkiye’de beden bağışı yok denecek kadar az. Özellikle yeni açılan devlet üniversitelerinin büyük bölümünde öğrenciler, anatomi dersinde kadavra görmüyor. Olanlarda da kadavralar oldukça eski, öğrencilerin ihtiyacını karşılamıyor. Sıkıntıyı ‘ithâl kadavralarla’ gidermenin maliyeti ise çok yüksek.

Başak Çubukçu

Muhabir Twitter

Anatomi dersi, tıp eğitiminin temel taşlarından biri. Tam anlamıyla, insan bedeni üzerinde yapılan bir eğitim. Öğrenciler, ilk yılın ikinci yarısında anatomi dersi görmeye başlıyor. Bu ders, insan vücudu hakkında kitaplarda öğrenilen her bilginin ete klkemiğe bürünmesiyle eş anlamlı. Dolayısıyla tüm branşlar için hayati öneme sahip.

Ancak, Türkiye’de ciddi bir kadavra sıkıntısı var. Bu yüzden anatomi derslerinin işlenme yöntemi değişti. Öğrencilerin büyük bölümü, kadavrayla çalışmaya hasret. Sistem, çoğunlukla maket ve simülasyon üzerinden yürüyor. Kadavra ile anatomi dersi alanlarsa kadavraların ‘eski’ olmasından şikâyetçi.

Yeni kurulan devlet üniversitelerinin tıp fakültelerinde durum daha vahim. Hemen hemen hiçbirinde kadavra yok. Yani, geleceğin hekimleri, ilk pratiklerini ‘hasta’ ile yapmak zorunda kalıyor. Sorunun kaynağı, beden bağışının çok az olması. Tıp eğitiminde kullanılan kadavraların yüzde 90’ı, kimsesiz cenazelerden oluşuyor.

Türkiye Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği (TAKAD) verilerine göre, yılda sadece 10 kişi bedenini bağışlıyor. Derneğin 2013 yılındaki rapora göre, Türkiye’deki 61 devlet üniversitesinin sadece 20’sinde kadavra mevcut.

İdeal olan, bir kadavraya 6 öğrencinin düşmesi. Uluslararası standartlar bunu öngörüyor. Ancak gerçek şu ki, Türkiye’de bu sayı yüzleri aşıyor. En önemli kriter, fakülte kontenjanı.

Bağış yapanların %95’i “ölümden sonra da yararlı olmak” amacıyla vücutlarını bağışladıklarını ifade ediyor.
[Fotoğraf: AA]

“Human Body sergisi çok daha faydalı”

Ceren Gümüşel Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi 6.sınıf öğrencisi. Gümüşel, kadavralarının olduğunu ama durumunun ‘sembolik’ olmaktan öteye gitmediğini söylüyor.

Fotoğraf: Al Jazeera Türk
Gümüşel: Bizdeki kadavranın durumu çok kötü. Pişmiş et renginde.

“Biz yaklaşık 3 yıl aynı kadavradan çalıştık. Sanıyorum, 5-10 yıllıktı. Artık simsiyah olmuştu. Her ne kadar korunmaya çalışılsa da çürümüştü. Hatta bir keresinde elime uzun bir şey geldi. Ne olduğunu anlamakta zorlandım, anatomi asistanının yardımıyla ne olduğunu anlayabildim. Eğitimde maket daha öncelikli. Maketin daha öğretici olduğunu düşünüyorum. Humanbody Sergisi’ni gezdim. Oradaki kadavralar çok daha faydalı. Neresinde ne var, çok net görebiliyorsunuz. Öyle kadavralarımız olsa çok daha öğretici olur.”     

İthâl kadavraya ayıracak bütçe yok

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarının başında geliyor. 500 öğrencileri var. Öğrenciler, anatomi derslerine gruplar halinde giriyor. Ama bu, 500 öğrenciye 1 kadavranın düştüğü gerçeğini değiştirmiyor. Öğrenciler, anatomi dersini hocalarının eşliğinde sadece izleyerek görüyor. Herhangi bir kesme eylemi yok. Fakülte dekanı Profesör Bahaüddin Çolakoğlu kendi öğrenciliği döneminde yılda en az 3-4 kadavra ile çalıştıklarını ifade ediyor ve hekimlik için anatomi dersinin önemine vurgu yapıyor.

“70’li yıllarda anatomi dersi okurken çok kadavramız vardı. Biz hiç kadavra sıkıntısı yaşamazdık. Talebe olarak kesimlerini biz kendimiz yapıyorduk. Uygulama, öğrenciye çok şey katar. Kitapta okuduğunuzu orada uyguluyorsunuz. Kitapta anlatılanları, vücut üzerinde keserek açıyor, buluyor, çıkarıyorsun. Bir karın, kol kasını okuyorsun kitapta. Sonra onu keserek çıkarıyorsun o zaman hiç unutmuyorsun. Anatomi, insan vücudunun derinliklerine inmek demek.”

Prof. Çolakoğlu: Her hekimin anatomik yapıyı bilmesi lazım. Hangi organın nerede olduğunu bilmesi lazım. Teşhis için çok önemli.
[Fotoğraf: Al Jazeera]

Profesör Bahaüddin Çolakoğlu da durumdan şikâyetçi ama çok fazla yapabileceği şey yok. Bazı üniversiteler, kadavra ihtiyaçlarını ithal kadavralarla gidermeye çalışıyor. Özellikle vakıf üniversiteleri. Ancak pahalı. Devlet üniversitelerinin mali durumları yönetimin elini kolunu bağlıyor.

“Kadavrada kıtlık var. Yılda 1 kadavra geliyor. Bağış kültürümüz yok. Hâlbuki yurtdışında çok daha fazla. Satışı yasak. Bazı firmalar, bunları ithal ediyor. Yol masrafları tahsil ediliyor. 14-18 bin dolar arası bir meblağ söz konusu. Bu da yaklaşık 50 bin TL eder. Bizim buna ayıracak bütçemiz yok. Mali yönden zaten çok sıkıntımız var. Kadavra için bu parayı ayırmamız zor. 50 bin liralık bütçe bizim acil ihtiyaçlarımızı karşılar. İlaç ve malzeme alımımızı karşılarız.”

 “Fakülte sayısının artması sıkıntıyı büyüttü”

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği (TAKAD) başkan yardımcısı Profesör Mehmet Ali Malas, 1980 sonrası tıp fakültelerindeki artış kadavra sıkıntısını daha da arttırdığını savunuyor..

Fotoğraf: İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
Prof. Malas: Kanun çıktı; üç yıldır kadavra ithalatı var ama Sağlık Bakanlığı mevzuattaki eksiklikleri de tamamlamalı.

“Sorunun başında kadavra bağışının azlığı var. Bu konuda ciddi farkındalık eksikliği var. Sosyolojik bir olay bu. 30 yılın geçmesi gerekebilir, hatta belki de bir kuşağın değişmesi lâzım. 200-250 öğrencinin olduğu bir tıp fakültesinde her sene 15 kadavranın olması gerekiyor. Ama gerçekte oranlar çok sıkıntılı. Tıp fakültelerinin üçte birinde bu sorun var. Ne yazık ki, Anadolu’da yeni açılan tıp fakültelerinde durum daha da sıkıntı verici. Kadavra görmeden mezun olan gençlerimiz var. Üniversite sayılarını arttırırken ne yazık ki tedbir alınmadı. Özellikle cerrahi branşlarda sıkıntı oluyor.”

Malas, sorunun giderilmesinin tek bir çözümü olduğunu söylüyor. O da bağış sayılarını arttırmak. Bunun da ancak ikna yöntemiyle olabileceğine dikkat çekiyor.

Tıp eğitiminde kadavra vazgeçilmez bir eğitim materyali. Kaliteli sağlık hizmeti verilebilmesinde en önemli unsur olarak kabul ediliyor.
[Fotoğraf: AA]

Kadavrası olmayan üniversite: Adıyaman

Adıyaman Üniversitesi, Türkiye’nin genç üniversitelerinden. Kurulalı 9 yıl oldu. Tıp fakültesi ise 8.yılında. Adıyaman Üniversitesi tıp fakültesinin 70 öğrencisi var. Öğrenciler anatomi dersini kadavrasız yapıyor. Öğrencilerin en büyük sıkıntısı da bu. Anatomi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hıdır Pekmez öğrencilere maketle ders vermek zorunda olduklarını söylüyor.

“Kadavra çok önemli.  Öğrenci, anlattıklarımızı birebir insan vücudunda görüyor. Maketten çok farklı. Kadavramızın olmaması en çok öğrencilerimizi üzüyor. ‘Hocam, bir kadavramız bile yok. Bizim ne zaman kadavramız olacak’ diye soruyor. Almayı düşünüyoruz. Bazı firmalar var, Türkiye’ye kadavra ithal eden. Henüz iletişime geçmedik. Ancak iş, kadavra almayla bitmiyor. Kadavranın muhafazası için alt yapı lazım. Biz 8 yıllık bir fakülteyiz. Laboratuvar şartlarımızı iyileştirmeye çalışıyoruz.”

Beden bağışı

Türkiye’de beden bağışı iki şekilde gerçekleşiyor. Tıp fakültelerine, gönüllülerin vasiyeti veya yakınlarının bağışı ile devlet hastanelerinde ölen kimsesiz hastaların üniversitelere bırakılması şeklinde.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’ndan Uzm. Dr. İlke Ali Gürses’in yaptığı bir araştırma var. Amacı, Türkiye’de beden bağışı yapanların genel profillerini ortaya koymak. Çalışma henüz tamamlanmadı ama şimdiden önemli ipuçları barındırıyor. Soru cevap şeklinde yürüyen araştırma İstanbul Üniversitesi’ne başvuranlarla sınırlı.

Fotoğraf: İlke Ali Gürses Arşivi
Gürses: Bağışçılara tavsiyemiz, tanık imzası için aile bireylerini (eş, çocuk, anne, baba, kardeş gibi) tercih etmeleri.

“Sosyoekonomik olarak geniş bir yelpazeye sahipler ama çalışma sonuçlanmadan net rakamlar vermek doğru olmaz. Ama örneğin, 19 yaşında üniversite öğrencisinden 73 yaşında emekliye kadar geniş bir yelpaze sözkonusu. Bağışçılarda ön plâna çıkan birkaç özellik var; öncelikle neredeyse hepsi tıp bilimine ve doktorlara çok saygı duyuyorlar, bir doktorun çok zor yetiştiğini düşünüyorlar, büyük çoğunluğu ya düzenli kan bağışı yapıyorlar veya kayıtlı organ bağışçıları. Kısaca fedakârlık ve yardım yapmaya oldukça açık insanlar.”

Beden bağışı, 2238 sayılı organ ve doku nakli kanunu kapsamında yapılabiliyor. Bağış yapmak isteyenlerin, nüfus kâğıdı ile beraber kendisine en yakın veya özellikle bağış yapmayı istediği bir tıp fakültesi hastanesine gitmesi yeterli. Resmi işlemler anatomi anabilim dallarında yapılıyor. Kişinin beyanı bir tutanak ile imza altına alınıyor. Bağışçı, sorumlu hekim ve 2 tanık imzası lâzım. Bağışlanan bedenler daha sonra kişinin isteği doğrultusunda defnedilebiliyor.

Kaynak: Al Jazeera 

Tıp Fakültesi Öğrencileri Kadavra Görmeden Mezun Oluyor!” üzerine bir yorum

  1. Çukurova tıpta da yok yani yeni açılan özel üniversiteler neyse de çukurova tıp gibi bir yerde nasıl olmaz anlamıyorum. Bu konuya dikkat çektiğiniz için ayrıca teşekkürler.

    Beğen

Yorum bırakın