GDO’lu ürünler sağlığımızı tehdit ediyor..

GDO kendine ait olmayan, başka bir özelliğe ait ürün üretir. Bu ürün çeşitli hormonlar vb. olabilir. Bu yüzden onu tüketen veya o organizma ile etkileşimde olan canlıları ve çevreye olumsuz etkiler de yayabilir. Örneğin; GDO’lu bir patatesin farelerde zehir özelliği göstererek, onların bağışıklık sistemini bozduğu görülmüştür.

Dünyada yaşayan tüm canlılar belirli bir ekosistem içerisindedir ve tüm canlıların yaşamları zincirleme reaksiyonlarla birbirlerine bağlıdır. Bundan dolayı tarımda yaratılan tahribat veya yapılan bir değişiklik sadece bitkileri değil, onlarla etkileşim içerisinde olan; hayvanları, insanları, havayı, suyu kısaca tüm doğayı etkilemektedir.

Bugün dünyada genetiğiyle oynanmış pek çok ürün bulunuyor: Mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kolza, kasava, papaya. Bunların dışında çalışmaların devam ettiği ürünler: Muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.

Ayrıca üretimi sırasında içeriğinde GDO kullanılmış çok sayıda ürün de bulunuyor; özellikle mısır ve soya genleriyle oynanmış bitkiler arasında ilk sıralarda yer aldığı için bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin kullanıldığı bütün ürünler GDO’lu olma riski taşıyor.

Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şrubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin; Bisküvi, kraker, kaplamalı çerezler, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO’lu olma riski taşıyan gıdaların başında geliyor.

Sağlık açısından tehdit ve risk oluşturan GDO’lu ürünleri kullanmaya devam ettikçe; Antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşturması ; antibiyotik direnç genlerinin hastalık yapan mikroorganizmalara geçişi, bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların kontrol altına alınmasını güçleştiriyor.

Bt’nin (Bacillus thuringiensis) etkileri; Bt geni aktarılmış ürünlerde Bt toksininin parçalanması ya da ürünün yıkanarak temizlenmesi söz konusu değil. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler Bt toksininin sindirim sisteminde parçalanmadığını, bağırsaklarda bağlanabildiğini ve insan sağlığı açısından tehdit oluşturabileceğini ortaya koyuyor.

(Bt toksini:Bacillus Thuringiensis henüz doğmamış bebeklerin kanlarında bile tespit edilmiş durumda, aynı zamanda anneden bebeğe kolaylıkla geçtiğini ve biyoteknoloji endüstrisinin savunduğundan çok daha uzun süre bu kimyasalın vücudumuzda kaldığını gösteriyor. Açıkça görülüyor ki bu kimyasal hem böcekler hem insanlar için zararlı. Daha önce de yapılan çalışmalarda Bt toksinin çevreye etkisi ve kalıcılığının halk sağlığına zararlarına dair bulgular tespit edilmişti.)

Sağlıksız hayvanlar ve hayvansal Ürünler; diğer gen aktarılmış ürünlerin yanı sıra süt verimini artırmak için kullanılan RSBH (Rekombinant Sığır Büyüme Hormonu) uygulanan sığırlardan elde edilen sütün uzun vadedeki etkileri bilinmiyor.

Sağlıksız beslenme ve yol açtığı sorunlar ; sadece en verimli ve dayanıklı birkaç türün yetiştirilmesine yol açan GDO’ların yarattığı en büyük tehlikelerden biri de gen çeşitliliğinin yok olmasıyla birlikte insanları tek tip gıda almak zorunda bırakıyor olması.

Yararları yok mu? Elbette var. Mesela şeker hastalarının kullandığı insülin bunlardan biri ama zararlarının yanında yararları baya küçük kalmakta. Ancak yetkili merciler hala tam anlamıyla kötü veya tam anlamıyla iyi diyememekte.

Ama her ne olursa olsun GDO insan yapısını bozuyor. Adı üstünde yapısı değiştirilmiş..

Eskinin insanları gibi yüz yıl yaşamak istiyorsak eğer temiz su,temiz hava,temiz yiyecek,ve radyasyonsuz hayat şart.

Yorum bırakın